26 Nisan 2013 Cuma

Unutmadım!


















Unutmadım
unutmadım bana taktığın o yirmi bin'i...
unutmadım o yalaka imzalarını.
Kıçındaki kılları ağarmış vicdansızın yolunda
salya-sümük ellerini kovuşturan o adamı


unutmadım!

Emek hırsızı vampirliğinizi
geniş, ama dar gönüllü ışıksız o evi
verdiğimiz temiz gönül hizmetlerimizi
altından paraların aktığı 'o imansız dörtduvar işyerini'
bana yapılan gaddarca hadsizliği

unutmadım!
Zaman hesap sorar kardeş
o sormazsa Arıza Adam sorar
ne bekliyordun?!..

Hadsizliğe yapılmış yanaşmalık da günahtır bizde
yukarıdan izleyen gözler kapanmazbu gönül hakkını helal etmedikçe
çekeceğin çileler aklanmaz
unutmadım...

Selam olsun kıçındaki kılları ağarmış
emek hırsızı vampire
ve onun kanına elini açmış
bütün aç gönüllere!
İllâ ki acısı çıkacak kursağınızdan
eli maşalı zebaniler bekliyoryirmi bin değil
yirmi bin yıl çıkacak acısı ahirette!
Unutmadım...
Ne o vampir, moruk emek hırsızını
ne de onun yalakasını...

Kasenizden kanlar taşarken afiyetle
geceleri üstünüzdeydi hep ruhum
ağızlarınız lekelenmiş
ellerinizde o pis peçeteler
ve toprağınızda nice meçhul kadavralar...

Unutmadım!


ARIZA ADAM

16 Nisan 2013 Salı

Mantaliteniz Antipatik (Scope Piskopos & Arıza Adam)

Bu şarkıda belli bir yerden sonra benim de sesime yer vermiş olan Scope'a teşekkürler.

ARIZA ADAM

Kopyacılar cenneti


İstisnaları her zaman ayrı tuturak söylüyorum, ama neden bizim şarkıcılarımızın çoğu karbon kopyadır?!

Hadise, neden Beyonce'nin ufaltılmış bir numunesidir? Burak Kut, neden George Michael'ın yandan yemiş, gözlüklü halidir?

Neden bizimkiler, yapı, mobilya ve yapı ürün fuarlarında meslekî çevrelerimizin bayraktarları ellerine kameraları alıp, bütün orijinal tasarlanmış batılı ürünleri kopyalamak üzere tam teşekküllü halde fikir hırsızlığına giderler ve ülkemize döndükten sonra, oradaki firma sahiplerinin kendilerini engellemelerine rağmen, bir sürü fotoğrafla döndükleri için pis pis sırıtarak kendileriyle övünürler?!

Neden mimarlarımızın ve içmimarlarımızın çoğu, binlerce liralar yatırıp satın aldıkları sert ciltli mimari kitapların bir sürü sayfasını post-it'lerle işaretleyip, bir sonraki işlerinde bu fikirleri aynen kullanmak için kurnazlıklarıyla övünürler?! Ve o post-it'lerle güzelim kitapları ampullü dansözlere çevirirler?!

Neden, şu iğrenç ve yaratıcılığın haysiyetini sıfırlayan söz birçoğumuzun ağzındadır? "Amerika'yı yeniden mi keşfedeceğiz kardeşim? Batılı adam yapmış. Sen buradan kendine uygun olanları seç ve en güzel şekilde kopyala!"...

Batılı adamı 'herşeyin yaratıcısı' ve bizlerin de 'batılı adamın fikir taşeronu' yerine koymak; fikir, tasarım, uygulama ve kültür platformlarında bizi acaba ne tür bir mertebeye oturtabilir? Bu şekilde düşünürsek; en baba tasarımcılarımızın ve mimarlarımızın bile, eline çizim verilip, o çizime göre duvarlara sıva yapan, seramik döşeyen ustabaşından farkı kalır mı?..

Bu nasıl bir hipnotize olma durumudur?! Birbirinden farklı özelliklerde yaratılmış her bir insanın, tamamen kendine özgü buluşları ve yorumları olamaz mı? Neden kendi stilimizi ve orjinalitemizi üstlenmeye göre yetiştirilmiyoruz?..

Batı ile aramıza karbon kağıdı koymaktan artık kendi renklerimizi unuttuk!?.. Ve ben en başından beri o karbon kağıdının hışırtısından da, o kağıdı tutan tipsiz ellerden de nefret etmiş bir insanım!.. Bırakın gerekirse karaladığınız şey çirkin olsun! Üzerine defalarca karalarsınız ve illâ ki ortaya size özgü bir şey çıkar ve bu ortaya çıkan şey batılı adamın eteklerine tutunmaz! Altına kendi imzanızı atarsınız!

Kendini, batılı adamın bir karbon kopyası olarak görmeyen herkesi seviyorum.


ARIZA ADAM
Ömer Dalman