Onlar hayatları boyunca yer-içerler. Başkasındakine gözlerini dikerler. Alırlar satarlar ve en sonunda da kaderlerine razı olurlar. Bu onlar için "çaresiz teslimiyet"tir. Bir tek öleceklerini anladıklarında imana gelirler, dünyadan ellerini eteklerini çekerler! Bir tür şartlı inanç...
Halbuki gerçek teslimiyet; rahatın yerindeyken de, güzel yaşarken de, zorluklarla iç içeyken de, ne durumda olduğunu ayırt etmeden, yaratıldığın için Yaratan'a olan teslimiyettir. Gerçek teslimiyet bir yaşam sanatıdır. Tabii bu; zombi bedenliler için gereksiz bir detaydır! Onlar herşeyi beyin'e malederler ve zombi bedenlerini yaşatmak için sürekli kopartırlar, götürürler, çiğ et yerler ve uzak-yakın tanımazlar. "Neden?" diye sorulduğundaysa "Büyük balık küçük balığı yutar. Bu yaşamın kuralı." derler, sıyrılırlar.
Şimdi artık dönüş yok. Dünya halklarının çoğunluğu en baştan oyuna geldi ve daha beteri, bu oyunun gerçek olduğuna kendileri de inanarak, bu kokuşmuş 'Zombi Realitesi'nin dünyanın her yerine filizlenerek yayılmasına neden oldular. Artık yeni doğan bebekleri bile bu canlı mezarlıkta, küçük birer yiğici olarak doğuyorlar. Gözlerinde kopartma, ısırma, elde etme, çalma-çırpma ateşiyle, imandan uzak, düşünmeden bir şeyler ortaya koyma içgüdüsüyle, rotasız-amaçsız birer hayat peşinde...
Kan içmezlerse, çiğ et yemezlerse öleceklerine inandırılmışlar. Genleri feci şekilde pis, karanlık!.. Üretmeyi, pozitif düşünmeyi, birliği gördükleri bile yok. Çünkü öyle anne-babalardan doğuyorlar onlar da birer zombi olarak.
Kan içmezlerse, çiğ et yemezlerse öleceklerine inandırılmışlar. Genleri feci şekilde pis, karanlık!.. Üretmeyi, pozitif düşünmeyi, birliği gördükleri bile yok. Çünkü öyle anne-babalardan doğuyorlar onlar da birer zombi olarak.
Ve başımıza gelecek bir şey var. Artık çok geç...
Elleri-kolları bağlanmış, yapacakları bir şey kalmamış ve alternatif önerilerini dünya halklarına bir türlü dinletememiş, kendilerine alıcı bulamamış aydınlık ruhlar çok güçlü bir müdahale bekliyorlar. Bu müdahaleyi, onların yıllardır yaratılışın kalbine yönelttikleri imdat çığlıkları çağırdı.
Elleri-kolları bağlanmış, yapacakları bir şey kalmamış ve alternatif önerilerini dünya halklarına bir türlü dinletememiş, kendilerine alıcı bulamamış aydınlık ruhlar çok güçlü bir müdahale bekliyorlar. Bu müdahaleyi, onların yıllardır yaratılışın kalbine yönelttikleri imdat çığlıkları çağırdı.
Artık çok geç... Yaratılışın pimini, gönüllerdeki isyan, feryatlar, çaresizlikler ve korkulu gözler çekti. Artık ne yapsanız faydası yok. İyisi mi; dünya halkları ve onları bu hale sokanlar zombiliğin sonuna kadar tadını çıkartsınlar.
Bekleyecek ve görecek zombiler!..
ARIZA ADAM
Ömer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder