21 Nisan 2025 Pazartesi

İdollerin Peşinden Gitmek

3Gz7BFs.md.jpg

Tüm hayatınızı ve odaklanmanızı dünyada yaşayan ve hayranı olduğunuz bir lidere, bir sanatçıya, bir stara veya takip ettiğiniz bir kavrama adamayın. Kimseyi veya hiçbir kavramı algılarınız içinde bu kadar büyütmeyin. Bu sizin öz enerjinizi bağlayacak ve emecek bir eylemdir. Sonuçta gözünüzde büyüttüğünüz o insanların veya takip ettiğiniz kavramların da bu boyuta ait birer ilüzyon ve oyun olduğunu bilin...

Kendi varlığınız, kendi düşünceleriniz, hayata dair tespit ve özetleriniz ön planda yer almalı... Bir idol, bir filozof, bir kaşif veya bir kavram; bunların hepsi toplum ve sizin tarafınızdan kabul dahilinde anlam yüklenmiş ilüzyonlardır çünkü... Ambalajı sizin tarafınızdan sağlanmış göz alıcı paketlerdir. Bunlar sizi öz hedefinizden alıkoyar veya ona ulaşmanızı geciktirirler. Ayrıca o kişi veya kavramların da pek mi umrunda olduğunuzu düşünüyorsunuz? O insanlar veya kavramların, akımların yaratıcıları olaylara sizin gibi yaklaşmadılar ve herhangi bir idolü veya kavramı gözlerinde büyütmeden kendi gerçekliklerini veya hayallerini büyüterek, size sundular.

Bu hayat alanı, kendi varoluşunun senaristi olanların başrol oyuncusu olmalarına izin veriyor ve onları yükseltiyor. Şununla, bununla kendinizi geciktirmeyin ve kandırmayın.


Ömer İlhami Dalman
AZRL

11 Nisan 2025 Cuma

Özgür Bilinç ve Kurallı Bilinç

3cI25x9.md.jpg

Sadece din kurallarına göre, aşırı disiplinli şekilde yaşayan insanlar Allah'ı sürekli anma, O'na güzellemeler yapmakta ve şükürde olmaktadırlar. Olaylara bakışlarındaki yorumlarında asla belirli bir sınırın ötesine geçmezler ve Allah'a kulluk etmekle yetinirler. Bir çok olayı sorgulamazlar. Genel yaklaşımları "Allah bilir." şeklindedir.

Sınırlar içine hapsedilmesi mümkün olmayan Bilim ve İlim kavramını sorgulayarak ve araştırarak zorlamazlar. Aslında bir nevi oldukları hal ile yetinirler. Bu onların kendi seçimidir.

Onlardan bir filozofluk, araştırmacılık veya büyük keşifler bekleyemezsiniz. Ancak onlarla ilgili olarak şunu söylemeliyim ki; onların teslimiyetine, samimiyetlerine ve iyi niyetlerine güvenebilirsiniz. Çünkü sorgusuz olarak Allah'ın ışığına teslim şekilde yaşarlar.

Bu yönleri ile onları ben de severim. Ancak aslında Sonsuz Yaratılış içinde kendilerini sınırladıklarını da bilirim. Acaba onlara Allah kendilerini sınırlamalarını mı emretti, yoksa kendileri mi buna karar verdi?..


Ömer İlhami Dalman
AZRL

10 Nisan 2025 Perşembe

Her şeye Muhalif olmak

3amayzJ.md.jpg

Biliyor musunuz; birileri bir bilgiyi doğaçlama şekilde kaleme aldığında, hemen başka birilerinin "Evet, ama yeterli değil. Ondan sonra da şöyle-böyle feşmekan da olması gerekir." şeklinde ego kokan parantezler açmasına hiç gerek yok. Hep söylenen bir şeyi, onun ahenginden çıkartıp, olayı teknik bilgiye dönüştürme çabasıyla, tadı bozuk hale getirmeye ne gerek var? Bırak, belki o haliyle tam doğru değildir, ama okuması keyiflidir?..

Bu neyin baskın çıkma çabası?..

Oturup, sen de o bilgiden ilham alıp, kendince bir şeyler ortaya koysan ve onu da okusalar hoş olmaz mı?..

Bazıları bu türdendir ama... Kendi bir şeyler ortaya koyuyor olsun, ya da olmasın, illâ ki başkalarının ortaya koyduğu şeylere muhalefet olmanın peşindedir. Belki de bu yüzden bizim sanatımız, ilmimiz ve bilimimiz biraz kısır kalıyor. Batıdaki gibi, insanların birbirlerinin işlerine ve ürünlerine duydukları o nezaket dolu saygı bizde neden olmuyor?.. Acaba toplum olarak hepimiz bir tür alçaklık kompleksinde miyiz?

Yılların bize mirası eğer buysa; dünyada bir çok alanda geriden yürümeye devam edeceğiz.


Ömer İlhami Dalman
AZRL

6 Nisan 2025 Pazar

İnsanoğlunun

37wJEhv.md.jpg

Artsın çileleri
değerini perçinlemiş
kayıp insanoğlu!

Rutine bağlamış
inancı, sevgiyi,
ruhunu.
iflah olmaz!
sorgulamaz!
kayıptır benliği
insanoğlunun...

Parçalasın
gerçeğin ışığı kalbini
aklını
kemikleşmiş ruhu!

Beş para etmez
kendini bilmez
saplanmış kendine
yaprakları kuru...

Fayda etmez
yüzü gülmez
korkaktır
çiledir hesabı
insanoğlunun...


Ömer İlhami Dalman
AZRL

5 Nisan 2025 Cumartesi

Beğen Yapmak çok mu zahmetli?

37CrVBj.md.png

Sosyal Medya Video paylaşımlarında içerik oluşturucuların "Lütfen videoyu beğenmeyi unutmayın." demelerinin aksine, ben, bırakın video paylaşımlarına 'beğen' yapmayı, sosyal medyadaki tüm platformlarda önüme gelen ve bana bir şeyler hissettiren her paylaşıma otomatik olarak 'beğen' yapıyorum. Şimdi bu eylemi yaparken o anki psikolojime kısaca bakalım.

Birincisi, iyi niyet ve nezaket...

O paylaşımı yapanın, benim 'beğen' yaptığımdan haberi olsun veya olmasın, ben bunu o an sadece bir parmağımı oynatarak sevgi ile yapılmış bir taktir hediyesi olduğunu düşünüyorum. Sonuçta ortada bir emek var ve ben o paylaşımı görerek, o emekten faydalanmış oluyorum. Yani yapılan paylaşımın ille de çok derin anlamlar içeriyor veya çok ilginç olması benim için önemli değil... Bu sadece beni yormayan ve sosyal medyanın sinerjisine katılımda bulunmak gibi bir şey...

Benim bu durumumun tersine, dikkat ederseniz toplumun büyük yüzdesindeyse bir 'beğenmeye tenezzül etmeme' durumu hakim... Halbuki, bir anlamda iyi niyet ve taktir ifadesi olan bu eylem o kadar kolay ki!.. Beğendiğini görüverseler ne olur ki?.. İncilerin mi kararır?..

Sosyal Medyada bu 'beğen' yapmaya tenezzül etmeyenlerin bazı kişisel ve sosyal komplekslerde olduğunu düşünüyorum. Sadeleşememiş, alçak gönüllülükle, hatta kendileriyle yüzleşip, barışamamış insanlar...


Ömer İlhami Dalman
AZRL

2 Nisan 2025 Çarşamba

Çöpe 'çöp!' diyorum. (Akrep)

3RgBz6F.md.jpg

Doğrucu, patavatsız bir burçmuş akrep. Her dediği çıkarmış. Hisleri aşırı kuvvetliymiş. 'Pat' diye söylermiş hissettiklerini, onlara tam güvendiği için.

Ve şu doğrular! Ah şu doğrular!..

Kaç kere başım yandı bir bilseniz!.. Kaç kere tefe kondum çoğu kez suçlu ben olmadığım halde. Sadece adam gibi, 'pat' diye gerçek gözlemlerimi ortaya koyduğum için...

Halbuki nedir bu 'doğrular karşısındaki panik'?.. Neyi korumak için acımasız oluverir insanlar pasparlak gerçekleri duyunca?.. Kime, neye borçları var veya hangi yanlış insanları korumak zorunda hissederler kendilerini de; gerçek yüzlerine 'pat' diye vurulduğunda günahsıza karşı acımasız olurlar?.. O şiddetli ışıktan mı korkarlar kendi binlerce gölgeleri yok olacak diye?..

Neden gerçek olana teslim olmazlar ve direnç gösterirler?.. Neden korkarlar?..

Ah şu doğrular ah!..

Ah benim akrep burcum ah!..

Zorunlu şekilde bağlandıkları sahte değer ve erdemleri kırıp, çöpe atmak mı suçumuz?.. Çöpe 'çöp' demeye direnmek neyi kazandırır onlara?..

Çöpe 'çöp!' diyorum bir kez daha ve Akrep olmaya devam ediyorum.


Ömer İlhami Dalman
AZRL

28 Mart 2025 Cuma

Bilemedim

3uhmytj.md.jpg

Gidişim yakın
bedenli-bedensiz
hazır gibiyim
bilemedim...

Bıktım gibi dünyadan
bazen zevkli
bazen zevksiz
ne edeceğim böyle
bilemedim...

Çağırıyor ışığım
sabırsız kökenim
askerler hazır
haydi der gibi
bilemedim...

Bıkkın iştahım
büyük isyanım
yangınlar büyük
yeter der gibi
bilemedim...


Ömer İlhami Dalman
AZRL

23 Mart 2025 Pazar

Seni gidi Küçük UFO'cu seni!

3IuJtnt.md.jpg

Aferin sana İnsancık! Yine kendinle dalga geçilmesine ve çocuktan bir farkın olmadığına inanmamı sağladın!

Hani elinde kırmızı ufak lazer aleti ile kedileri oynatan İnsancık var ya; işte senden bahsediyorum. Seni gidi Küçük UFO'cu seni! Sen eline aldığın lazeri gökyüzünde uçan UFO'ların sağına, soluna tutup, onların hızla yön değiştirmesini mi sağlıyorsun?! Ayyyy yerim seni Küçük UFO'cu!..

Çok mu hoşuna gidiyormuş benim Küçük UFO'cumun UFO'larla oynamak bakayım!?..

Hey Allah'ım Yarabbim! İnsancık var ya İnsancık; ister yazar olsun, ister star olsun, ister entel-dantel, isterse UFO'cu olsun, asla büyümeyecek!.. Nedir bu yahu?! Eline lazeri alan UFO kovalıyor!??.. Bir de sonra kayda aldığı videoları sunarken, büyük bir şey başarmış gibi gökyüzünde uçan UFO'nun nasıl yön değiştirdiğini vurguluyor!? Hayır yani ellerine ne geçiyor lazerle UFO kovalayınca?.. Bilgilerini mi transfer ediyorlar beyinlerine?! Bir selam verip, selam mı alıyorlar? Nedir yani???

Hiç UFO görmemiş, ancak sonsuz bilinç mertebesine yükselmiş insanlar en azından sonsuz varoluş olasılıklarına göre her şeyi normal kabul ederek, bilinçlerini genişletiyorlar. Bu UFO kovalayan İnsancıklarsa onca sonsuz varoluş olasılıklarını benliklerine geçirmeyi bırakıp, olaya halen materyalist şekilde yaklaşmış olmuyorlar mı?.. Alırım elime bir kızılötesi kamera ve lazer, UFO'ları kovalar dururum ben de! Ama bunun benim varoluşuma faydası ne?!..

Ya da şöyle diyeyim: Kolaysa onlara kendini önemsetip de, onlarla temas kursana!.. İşte bunu da yapamıyor bu İnsancıklar.

Buradan gerçek içsel yolculara ve gerçek temasçılara sıcacık selamlarımı gönderiyorum.


Ömer İlhami Dalman
AZRL

21 Mart 2025 Cuma

Keşke Ölsem

Keşke ölsem der bazen
sevdiğim...
Olur mu öyle şey?!
Ben sensiz neyim derim.

Sonra öyle bir şey olur ki
Keşke ölsem derim.

Dediğinde insan bunu
gitme diyecek biri lazım
kal her şeye rağmen
seninleyim...


Ömer İlhami Dalman
AZRL

10 Mart 2025 Pazartesi

Üçüncü Sınıf Filmleri de seviyorum.

3f46Znp.md.jpg

Her akşam mutlaka bir film izlemeden yatmayan bir film sever olarak size bir şey anlatacağım.

Bilirsiniz; bazı filmler dünya çapında tanınmış film şirketleri tarafından yapılırlar ve o filmleri gerek sinemalarda, gerek dijital platformlarda en başlarda görürüz ve büyük bir iştahla onları izlemeye koyuluruz. Bu filmler bütçesi çok büyük yapımlardır. Genelde bu filmlerde dünya çapında 'star' kabul edilmiş yabancı oyuncuları görürüz. Gerçekten de bu filmlerde tam da hayal sınırlarımızı genişleten ve bir yandan da ayakları tam gerçekçi şekilde yere basan kaliteli çekimlere şahit oluruz. Bu filmlere kısacası 'birinci kalite filmler' diyebiliriz. Bu filmlerin hedef kitlesi, yapacağı hasılat çok önceden detaylıca belirlenmiştir ve film piyasaya sürüldüğünde, önceden matematiği yapılmış olan bu filmler gerçekten de bekleneni sağlamaktadır.

Diğer taraftaysa bu kategorinin aksine, fazla para harcanmamış, popüler oyuncuların kullanılmadığı, çekim kalitesi de orta ve hatta alt seviyelerde olan, ancak senaryoları oldukça ilginç ve yaratıcı filmler vardır. Bu bahsettiğim film kategorisi yani bildiğin 'kalitesi düşük' olan filmleri içerir. Bu kategorideki filmlere ise 'üçüncü sınıf filmler' demek istiyorum şu an...

Bu arada yazımda sanat filmlerini dışarıda tutuyorum.

Gözlemlerime göre izleyiciler ya ilk başta tariflediğim 'birinci sınıf Hollywood' tarzı filmlere biat ediyorlar, ya da sanat filmlerine... Üçüncü Sınıf filmleri izleyenlerin sayısı sanırım diğer iki kategorinin izleyicilerinden oldukça daha az... Bu ise bende, izleyicilerin genelde pürüzsüz bir kalite ve hatasızlık beklentisinde olduğu düşüncesini yaratıyor.

İşte bu noktada ben bu iki sınıftan ayrılıyorum. Çünkü pürüzsüz kalitedeki birinci sınıf filmlerin izleyiciye verdiği mesajlar o filmlerin arkasındaki akıl ve para desteğini sağlayan kişi ve firmaların onaylarıyla sınırlandırılmış oluyor. Cilalayıp, allayıp pulladıkları bu yüksek kalitedeki yapımların senaryo derinliği de buna oranla sınırlandırılmış oluyor. Toplum genelinin hap gibi yutabileceği, sınırları pek de zorlamayan, kazanç riski içermeyen ürünler ortaya çıkıyor.

Bense, senaristlerin ve yapımcıların işlerini daha özgürce ortaya koyabildikleri 'ucuz ve üçüncü sınıf' filmlerdeki o rahatlığı, umarsızlığı ve derin anlamları çoğu zaman tercih ediyorum. Aşırı efektlerle, usta çekimlerle parlatılıp, cilalanmamış bu filmlerde o kadar güzel düşündüren senaryolar var ki... Oyuncular tanıdık değil ve bu yüzden daha çok kişilere değil, filmdeki olaylara odaklanabiliyorum. Hatta bu kategorideki filmlerin konusu da basit çizgide olanlarını da sık izliyorum. Amerika'daki bir kasabada geçen seri katil hikayesi, sapık katilin bir insanı alıkoyup ona işkence yapması, insan eti yiyen manyakların olduğu küçük bir kasaba filmi gibi şeyler bunlar. Evet, bu tarz filmleri de arada izliyorum ve beklentimi bir kenara bırakıp, kendimi sadece o filmin senaryosuna teslim ediyorum.

Sonuçta film ister birinci kalite, ister üçüncü sınıf olsun, gerçekten de filme olan samimi yaklaşımımdan dolayı bir sürü duygu yaşıyorum ve o filmdeki insanlarla aynı deneyimi yaşayarak, ruhumu zenginleştirmeye devam ediyorum.

Tıpkı hayatımızdaki hayallerle gerçeklerin her zaman örtüşmemesi gibi, filmlere de tek bir objektiften bakmasak bu nasıl olurdu? Ayda kaç kere lüks bir restorana gidip, pahalı yemek yiyorsunuz? Yediklerinizde her seferinde aynı kaliteyi sağlayabilecek gücünüz ve imkanınız var mı?.. Bir sokak restoranından da zaman zaman büyük keyif almıyor musunuz?..

İşte ben bu duygularla sık sık üçüncü sınıf filmleri de izlemekten keyif alıyorum ve algılarım daha çok şeyi alıp, ruhuma katıyor. Tabii seçim sizin...


Ömer İlhami Dalman
AZRL

7 Mart 2025 Cuma

Neden Dua ediyorsun?

3K0u9Re.md.jpg

Neden dua ediyorsun?

Haydi şimdi kendine ve bana karşı dürüst ol ve sana soracağım soruya cevap ver.

Yüce Yaratan Allah'a zaman zaman ellerini açıp dua ettiğinden eminim. Tabii inanmayanlara değil bu sözlerim. Sürekli buradaki hayatına dair şeyler için mi O'na dua ediyorsun, yoksa daha üst katmanlara yönelik bir şeyler de istiyor musun dualarında?..

Sen hangi sınıftansın?..

Dualarında; "Allahım; bana, evlatlarıma ve akrabalarıma sağlık, şifa ve mutluluk ver. O hayal ettiğim kocaman evi almamı, hayalimde beş yıldır barındırdığım Mercedes arabayı almamı sağla. Kurmayı istediğim büyük işimi gerçek kıl ve bereket, para bana aksın." mı diyorsun? Yoksa daha farklı bazı isteklerin de oluyor mu gücü her şeye kâdir olan Yüce Yaratan Allah'tan?..

Şunun gibi örneğin:

"Allahım; mevcut hayatımı konforla sürdürebilmem için bana yeteri kadar bereket, sağlık ve huzur ver. Bunun yanında sana daha yakın olmayı, seni biraz olsun anlamayı, ruhumun gizemlerine tanık olmayı ve bahşettiğin sonsuz gücümü bu yaşamda ortaya çıkartmayı diliyorum senden. Kapalı olan farkındalıklarımın açılmasını ve sonsuz bir varlık olarak yaşamıma devam etmemi sağla. Bana bu gezegen şartlarının ötesinde bir varoluş hali bahşet."...

Sen bu iki sınıftan hangisine ait bir insansın? Dualarında ve isteklerinde dünyevî bir titreşimdesin, yoksa sonsuzluğa el uzatmak isteyen bir seyyah mısın?

Sor kendine şimdi. Bunu şimdi sor ve cevabını da kendine söyle...


Ömer İlhami Dalman
AZRL

3 Mart 2025 Pazartesi

Sadece Yukarı Bakın!

33zywve.md.jpg

Artık gün içinde zamanınızın çoğunu içsel anlamda yukarı bakarak geçirin. Bu ille de dışarıda dolaşırken, başınızı sık sık yukarı çevirin demek değil... Biliyorum; şu an size söylediğim şeyi dikkate alacak insan sayısı dünya üzerinde yaşayan toplumun yüzde onunu aşmayacaktır.

Söylemek istediğim şu ki; Artık üst boyutlardan ayıklama, yani hasat müdahalesi aşırı derecede hızlanmış durumda ve etrafımızı halen bir sürü dünyevi öğe, olay ve kişiler çevrelemeye devam ediyor. İllüzyon tüm öğeleriyle başımıza çökmüş durumda... Evet, belli bir düzeyde bu çoklu etkileşimin içinde olmak zorundayız. Çünkü halen bu gezegenin sınırlı maddi şartlarına göre yaşamaya devam ediyoruz. Gün içinde yüzlerce görüntü görüyoruz, yüzlerce ufak detaya, insanların söylediklerine ve hikaye anlatımlarına maruz kalıyoruz. İş yapıyoruz, sosyal platformlarda paylaşımlarda bulunuyor, yazılar yazıyoruz ve okuyoruz.

Kısacası gün boyu enerjimiz dört bir yandan gelen parazitlerle delik deşik oluyor ve günün sonunda kendimizi zihnen ve bedenen yorgun hissediyoruz. Tam da kendimizle yalnız kaldığımızda, o yorgunlukla nereye ve neye odaklanacağımızı şaşırarak, en hızlı şekilde bizi dinlendirecek bir şeyler yapıyoruz. Televizyonda bir film izliyoruz. Belki kitap okuyoruz, belki de erkenden kendimizi uykuya teslim ediyoruz. Peki, bu böyleyken; yüksek boyutlardan bizi yükseltmeye, arındırmaya çalışan enerjiler artarak gelmekteyken, bu yükseliş şartlarına ne derece uyum sağlayabiliriz sizce? Alıştığımız yaşam stilleri ve ona ait öğelerle iç içe bir şekilde sizce yükseliş şartlarına dahil olabilir miyiz?..

Cevap: Yükseliş Şartlarına alışılmış, sıradan yaşam stilleri ile uyum sağlayabilecek olan varsa, lütfen neler uyguladığını bize de anlatsın!..

Yazımın en başında ifade ettiğim daha sık 'yukarı bakma' eylemini şimdi size kısaca açacağım.

Artık ayıklayıcı enerjiler çok güçlü şekilde çalışıyor ve mutlaka şöyle bir içsel duruş uygulamanızda fayda var. Günlük işlerinize son verdiğinizde, mutlaka ne şekilde yapıyorsanız, özel olarak içe yönelin. Bu bir ibadet şekli de olabilir, meditasyon da olabilir.

Ancak stratejiniz şöyle olmalı:

Meditasyona veya uyguladığınız ibadet egzersizine kapandınız... Gözleriniz açık olsun veya kapalı olsun, kafanızın üzerinde sanki kum saatinin sıfır noktası varmış gibi o alana doğru odaklanın. O 'ara nokta'nın altında olan alan bedeninizle bütün olan varlığınızdır. Yani buradaki benliğinizdir. Ara noktanın üstünde olan alansa sıfırdan sonsuza açılan bölümünüz olarak düşünün. Kum Saatinin üst tarafı...

Yapmanızı önerdiğim teknik, tam da bu odaklanmadayken, dünya ile yani kum saatinin alt bölümüyle olan bağlantınızı tamamen kesmek ve sıfır noktasının üzerindeki üst benliğinize odaklanmanız ve o alanda olmanızdır. Çünkü üst boyutlarla ancak bu odaklanma halindeyken bağlantıda olabilirsiniz.

Peki, bunu neden yapmanız gerekiyor?..

Az önce size belirttiğim gibi, üst boyutlardaki birlik, dünyada yaşayan ruhlara bir ayıklama ve hasat uygulayarak, uygun olanları bir üst katmana almak için yoğun girişim halindeler. Dünyevî stratejilerin hiçbir geçerliliği kalmayacaktır. Artık bu ağır maddî varoluş alanına tutunmamamız gerekmektedir.

Bu yüzden, sadece yukarı odaklanın ve yukarı bakın! Gözünüz kapalı veya açık farketmez...


Ömer İlhami Dalman
AZRL

1 Mart 2025 Cumartesi

Herkese Kızgınım

32TKmrX.md.jpg

Evet! Dünyada kendi içsel yolunda mutlu olarak yaşayan 'Akrep Burcu bir İndigo' olarak herkese kızgınım! Yanlışlar, yalanlar, çıkar hesapları ve manipülasyonlar içinde, sürü şeklinde yaşayan bu kitlede benim için iki tane torpilli var. Karım ve kızım... Elbette onlar da zaman zaman benim gibi zararlı şeyler yapıyorlar her insan gibi. Ancak onlar benim yegâne torpillilerim... Gerisi benim için yalan...

Çünkü insanlığın gerçekten yüzde doksan beşi kuşkusuz kendini aldatmalarda, çıkar hesaplarında ve etki edebildikleri insanları manipüle etmenin peşinde... Kokuşmuş, beş para etmez egoları ile kendi ruhsal ışıklarına bile ulaşamayan mahluklar... Sadece kendilerini aldatıp, gerçek yüzlerini bizden gizleyebildiklerini düşünen ahmaklar...

Etrafımda olanlar, benimle temasta olanlar:

Artık hem akreplerin yükselme dönemi, hem de indigoların baskın çıkma zamanı!.. Biz akrep-indigolar her zaman kazanırız ve sürekli notlar alırız. Zamanı geldiğindeyse Krallığımızı ilan eder, etrafımızı siler süpürürüz. Çünkü yanlış ve negatif olan herkesin zerrelerini çoktan görmüşüzdür. Asla yalanda olamayız.

Ya bize takılın, ya da bütün çabalarınızın üzerini küllerle kapatın!..


Ömer İlhami Dalman
AZRL

14 Şubat 2025 Cuma

Sosyal Medya Yaşlıları

2pcrs6J.md.jpg

Kendini yaşlı hissedenler, gerçek hayatta olduğu gibi sosyal platformlarda ve whatsapp'ta da yaşlı hissettiklerini belli ediyorlar. Halbuki sosyal platformlarda veya whatsapp'ta fizîken yoksunuz ki?.. Orada da yaşlı tavırlarda olmanıza ne gerek var?.. Normalde yaşınızı almış olmanızın aksine, oralarda neden daha genç, dinamik ve sınırsız takılmayasınız ki?.. Bu bazılarına neden ağır geliyor?

Bir Facebook veya whatsapp grubunda amaç nedir? İçinden gelen duyguları veya önemli gördüğün şeyleri temsîlen özgürce bir şeyler paylaşmak değil mi?

Bu konuda kendi başıma sık gelen bazı durumlardan örnek vereceğim size kısaca...

Çeşitli Whatsapp gruplarında ben de varım. Bunlardan bir tanesi, geçmişimden kendi yaşıtlarımın olduğu bir grup ve orada uzun süredir kendi işimle ve sohbetlerimle ilgili bir çok paylaşım yapmıştım. Grupta genelde tüm üyeler "Günaydın", "Grip oldum. Şu kadar gündür yatıyorum.", "Başın sağolsun arkadaşım.", "İyi ki doğdun feşmekân." gibi sadece günlük mesajlar paylaşıyorlardı. Ben de bütün gün sadece o günün münferit olayı üzerine bir örnek şekilde akan mesajları sığ ve çocukça gören biriyim. Ürettiğim şeyler ne ise kendi alanımdan katkılar olarak o tür şeylerimi paylaşıyordum. Yani ölenle, doğanla, hasta olanla bir gün boyunca aynı duygularda olacak değilim ya?..

Bir gün uyarı aldım. Orası sadece birbirimizle haberleşmek için kurulmuş bir grupmuş. Ben ürettiğim dijital içerikleri ve sohbetlerimi paylaşınca insanlar rahatsız oluyorlarmış. Zaten herkesin bir sürü derdi varmış. Bense orada çocuklar gibi bir sürü içerik paylaşıyormuşum???

Bunları uyarı mesajı olarak okuyunca önce kızdım ve gruptan çıktım. Bir kaç hafta sonra bana özelden bir üye mesaj attı. Çıkmama gerek olmadığını filan söyledi. Belli ki o üye aslında benim oradaki varlığımdan memnundu. Benim de geçmişimden sevdiğim insanlar olduğundan, "Bari BÜYÜK yöneticiye bir mesaj atıp, geri alınmamı sağlayayım." dedim.

BÜYÜK Yönetici de beni aradı ve açıkça az önce anlattığım eleştirileri yaptı.

Ne bileyim? Bari bağım kesilmesin diye alttan aldım ve o günden sonra "Bari grubun tüzüğüne uyayım." dedim. Yani etliye-sütlüye dokunmayacaksın. Fazla yaratıcılık sergilemeyeceksin. Olan ve duyurulan o günkü olay neyse, sadece tek cümle ile katılımda bulunacaksın ve lafı da fazla uzatmayacaksın!.. BÜYÜK Reis'ten duyduğum şartlar aynen buydu!??

Şu an hala orada kalmak için sabrediyorum.

Az önce kahvemi aldım, monitörümün başına geçtim ve yine gruptaki bir üyenin doğum günüymüş. Satırlar dolusu kutlama mesajlarına bir kutlama mesajı da ben ekledim. Tüm gün o üyenin doğumunun sağlanması için kutlama mesajları atılacak ve asla, kat'a farklı bir konuda paylaşım yapılmayacak!? Yani kızcağız bütün gün doğmak için teşvik edilecek!

Ve yine az önce aklıma bu yazıma başlama sebebim olan giriş cümlem geldi.

"Kendini yaşlı hissedenler, gerçek hayatta olduğu gibi sosyal platformlarda ve whatsapp'ta da yaşlı hissettiklerini belli ediyorlar." Çünkü farklı konulara, faydalı bilgilere, uzun sohbetlere ve en önemlisi de coşkuya kendilerini kapatmışlar!.. En sakat nokta da bu!.. Henüz yaşınız 50'nin üzerindeyken bu tahammülsüz ve olaylara kapalı hale geldiyseniz; işte siz gerçekten ruhen de yaşlanmışsınız!

Bugün Devlet Büyükleri bile bizi sizin kadar sınırlandırmıyor. Bu neyin kafası, neyin tüzüğü, neyin büzüğü???

Sizler kim bilir 70 yaşına gelince ne durumda olacaksınız?.. Alzheimer olanlarınızı şimdiden karşımda tek tek görüyorum ve üzülmüyorum. Sadece gülüyorum!

Genç Ruhlara selam olsun!


Ömer İlhami Dalman
AZRL

GALAKTİK FEDERASYON'DAN 2025 YILI MESAJI

 

2pxUXDP.md.jpg

Şu anda buradaki herkes görevlerinde yüksek astral tarafından tanımlanıyor. Her biriniz için tasarlanmış.

Işık İşçileri'ne ihtiyacımız var, mevcut, tetikte ve hedeflerimizi gezegeninize iletebilmemiz için sahip olduğumuz tüm ihtiyaçlarımızı duyurmak.

Evet, bizim melodimizde titreyen varlıklara ihtiyacımız var, projelerimizle ilerlemek için, insanlığın en çok ihtiyacı olan sağlık ile kutsanması için.

İçsel benliğinizde ve ruhsal tekamülünüzdeki faydalar, koşulsuz sevgi anlayışında, ki doğru.

Bu, tüm dünyalıların yükselişindeki hedefimiz, böylece kendi gezegenlerine yönlendirilecekler.

Neden herkesin bir kökeni var, bu evrende bir yerde.

Geri dönüş gerçek evet şimdi yaşadıkları zamanlarda, tekrar burada olmak.

Sadece kendi izin verirseniz, aksi takdirde bu dünyaya geri dönemezsiniz.

Bu sadece koşulsuz sevgiyi öğrenmek isteyen dünyalıların iradesine ve evrimine bağlıdır.

Bu sadece amaç, sadece bu...

Sevgi dolu ve anlayışlı varlıklara ihtiyacımız var, böylece bağlantımız bu gezegendeki herkesin iyiliği için mükemmel.

Biz herkesi seviyoruz o yüzden birlikteyiz arkadaşlar
"Yıldız Arkadaşı" 
Kanallandı 11/02/25
M tarafından. Angela
Galaksilerarası Kanal - Biz Arkadaşız

----

Paylaşımın alındığı sayfa:

https://www.facebook.com/groups/galacticfederationoflightofficialcommunity 

31 Ocak 2025 Cuma

Gerçekten Hazır mısınız?

2ZomGgn.md.jpg

Çok yakında, artık konvansiyonel iş üretme yöntemlerine ihtiyaç kalmayacak. Şu an sadece yüzünün bir bölümünü göstermiş olan Dijitalleşme, dünyaya tam olarak yerleştiğinde hayal bile edemediğimiz şartlarla yaşamaya başlayacağız.

"Yaşamak hiç bu kadar kolay ve zevkli olmamıştı!" diyeceğiz. Her sabah deli takıklar gibi aynı saatte kalkıp, yüzünü yıkayıp, duşunu alıp, giyinip, iş yerine mesai saatinde yetişme endişesi olmadan, altında pijamasıyla, masasında kahvesiyle, çayıyla milyonlarca para kazananları göreceğiz!.. Ve bu insanların çoğu genç yaşta veya genç anlayışta olanlardan olacak.

Herkesin dükkanı, oturduğu yer olacak. Kalkıp bir yerlere gitmek, sadece canları istediği zaman olacak. Zaruri yolculuklara, yol parasına, zaman kaybına gerek yok!..

Yazarın, ressamın, tüccarın, esnafın, öğrencinin, yaşam koçunun dükkanı, oturduğu rahat koltuğu olacak ve maneviyat da bir o kadar bizlere yakın olacak. Çünkü eski günlerde sarf edilen onca çabanın, enerjinin, paranın ve zamanın önü kesilecek. İnsanlar kendileri ile daha çok yüzleşecek ve bu şartları akılcı şekilde kullananlar daha içselleşecek ve manevi alanda yükselecek. Bu duruma uyum sağlayamayanlar, ya bunalıma girecek, ya da sosyal medyanın çoğulluğu karşısında kafayı yiyecek.

Böylesine bir rahatlığa ruhen gerçekten hazır mısınız?


Ömer İlhami Dalman
ARIZA ADAM

30 Ocak 2025 Perşembe

Bazen

Görüşemediğim
görüşmek istemediğim
yakınlarım kadar korkutucu hayat
bazen...

Kaçamadığım
üzerime yapışan
şeyler kadar tiksindirici hayat
bazen...

Yaratan'ın kucağında olmak
bitmeyen bir neşe
ve umutta kalmak kadar muhteşem hayat
bazen...


Ömer İlhami Dalman
ARIZA ADAM

28 Ocak 2025 Salı

Haydi GÜLÜMSE!

Genelde aile üyeleri veya tanıdıklar bir araya geldiklerinde eski günlerini anlatanlar çok olur ve bunlar genelde aile içindeki veya arkadaş ortamındaki aynı konuşmacılardır. İlginç iş hayatı veya ilişki anıları, elde edilen başarılar, komik anılar filan...

Son yıllarda dikkat ettim; bu ortamlarda anılarını hiç anlatmayan kişi benim. "Sebebi?" derseniz; yahu o kadar yer altı türden, bazen de marjinal şeyler yaşamışım ki, kime nasıl anlatayım?!.. Bu çok muhabbetli, ama benim konuşamadığım anlarda eminim, "Yaa adam tertemiz. Yüzü de nurlu, terbiyeli, nazik... Herhalde o bizim gibi bir sürü macera yaşamadı. Süt gibi akıp gitmiş hayatta ve belli ki göründüğü gibi..." diye düşünüyorlardır.

Bense için için gülüyorum!.. Lan sizin o anlattığınız gayet normal insanî anılarınız zaten bende de dolu! Ben anılarımı açıkça ortaya sersem, o dost masası dağılır, dört bir yana kaçışırsınız be!.. Bu yüzden hep sessizce gülümsüyorum.

O zaman haydi, GÜLÜMSE!..


Ömer İlhami Dalman
ARIZA ADAM

10 Ocak 2025 Cuma

Pazarlık Mantığı

 2r1COBf.md.jpg

Aramızda kaç kişi güvenilir bir dükkana bir şeyler almaya gittiğinde hâlâ alacağı şeylerin tek tek fiyatlarını soruyor?.. Bu kontrolcü tutuma hayatımda çok az girdim. Hani bir tane meşrubatın, bir paket gofretin veya diğer ufak tefek malların fiyatında bir kaç kuruş oynamış olabilir diye duruşunu hafifletmeye değer mi?..
Hem butik bir bakkalda veya bir dükkandaki esnaf da bırakalım biraz kazansa ve sana 'durumu yerinde maşallah' diye baksa fena mı olur?

Ömer İlhami Dalman

8 Ocak 2025 Çarşamba

Etki Altında Kalmak da Hipnotize...

Dünyaya doğuşumuzdan itibaren her birimiz mutlaka etkiler alarak, yönlendirilerek yetişiyoruz. Anne, baba, dede, nine teyze derken, tam teşekküllü hipnotize almış bireyler haline geliyoruz. Sonra eğitimler, okullar, öğretmenler bu hazır temelin üzerine çok katlı binalar çıkıyor ve ortaya tam bir Hipnotize Sunumu çıkıyor.

İşte, aydınlanmış ve kendine dönmüş birey de; artık az önce saydığım yakın veya uzak birey ve kurumlardan artık doğrudan etki almayı ve hipnotize olmayı sorgusuz kabulde olmamakla başlar.


Ömer İlhami Dalman