3 Temmuz 2011 Pazar

Vıcık bataklığın karanlığında bir umut


Ne gariptir dünyada yaşanan duyguların dengesi...

İlgi görmek; zaman zaman insanı içinde bulunduğu en vıcık bataklık karanlıklarından bile bir anda çekip alıverir. Ama bazen insan tam da ufacık bir ilgiye ihtiyacı olduğu durumda; evdeki hesaplar çarşıya uymaz ve yana tutuşa aşk yaşadığı aşığı veya sevgilisi tarafından o bataklıkta öylece bırakılıverir. Sadece o iki dakikanın önemi öyle büyüktür ki; değeri hiçbir kefeye konup da tartılamaz.


İnsan o bataklıkta "imdat!" diye yakınına bağırırken; çok büyük bir şey değil, sadece bir elini iki saniye ona uzatmasını görmek istemiştir. Ama o elin kendine öyle bir anda uzatıldığını görmemesi; hiç önemsizmiş gibi görünen, ancak yol kenarında trafik kazası geçirip, yaralanmış ve yardım bekleyen birini dikkate almadan, arabadaki çalan müziği bölmemek için düz geçip gitmekten farksız oluverir.

İşte böyle ufacık, ama çok önemli anlarda sevenler, yakınlar ve dostlar, fazla da olayı irdeleyip, bir sevgi filizini daha, ufacık bir umudu daha kendi elleriyle kesmeme adına birbirilerine 'o beklenen ufacık jesti' yapıp, bataklıktaki sevenini, dostu, yakınını çıkmazdan kurtarmalıdır.

Bu ufak 'jestler dengesiyle' yavaş yavaş, hiç de anlamadığı şekilde insanların birikir o nihai yargılar ve kararlar. Bu jestler dengesiyle kesilir günün birinde faturalar en beklenmedik şekilde. Dostların postu pazara çıkarılır, yıllanmış aşkların defteri bir anda dürülüverir.

Ve hep enayice aynı tepkiler verilir bu hesap kesimlerin sonunda...

"Bir tek gömleğin yakası yüzünden evini terk etti ve gitti!"

"Bunca yıllık dostluğumuzu şu dergi kapağını buruşturdum diye hiçe saydı ve beni ortada bıraktı!"

"25 Lira için benle arasını bozdu!.. Ne ucuz adammış..."

Bu şaşkınlık yorumlarını o dakika sarfeden gafiller bilmezler ki; o son kararın çıkması için aslında bir sürü ufak hatanın zamana yayılarak, sessizce birikerek jürinin tutumunu kesinleştirdiğini!..

Kardeşler; hayat en büyük hesap kesicidir. Yaptığınız ve yapmadığınız şeyler asla uzay çöplüğüne gitmez ve ortadan kaybolmaz. Biriktirdiğiniz her ufak hata, her gözardı edilen detay veya çözümlemesi yapılmamış soru, beklemediğiniz anda karşınıza çıkıp, geleceğinizin rotasını belirleyen kaçınılmaz bir emir kağıdı olarak geri döner.

Erken teşhisi önemsemeyen her gafilin sonu; sonucu ölüm olan kansere yenik düşmektir. Zamanında uzatılmamış o iki saniyelik el; beklemediğiniz bir anda size uzatılan bütün ellerin geri çekilip, o vıcık bataklığın karanlığında bir hiç gibi, piç gibi yitip gitmenizin ilk onayı ve imzasıdır.


ARIZA ADAM
ÖMER