24 Mayıs 2015 Pazar

Ayrılık Vakti

Şimdi yani, tabii ki büyük çoğunluk ufak ufak isyan edecek. Tabii ki birileri avaz avaz “Hani bana?! Hani bana?!” diye bağıracak.

Bir taraftan ortada büyük zenginlikler sular seller gibi debisini artırırken, büyük harcamalar havada uçuşurken, bir yandan da bununla tamamen ters orantılı olarak yetersizlikler ve sızlanmalar yükseliyorsa; ortada ters giden bir şeyler var demektir.

Düşünün ki bir aile var, üç çocuklu…

Baba sürekli güya büyük işler yapıyor. Bütün gün dışarılarda, buluşmalarda… Arabası kimsede bulunmayan lüks modellerden… Giyimi kuşamı da en pahalısından… Yediği, içtiği en sağlıklısından, en özelinden…

Adam akşamları evine geliyor; elindeki filelerde en ucuz ve sağlıksız besin ürünleri dolu!.. Doğum günlerinde çocuklarına ne bir pasta, ne bir parti vermiyor. Çocuklarından, karısından kıstıkça kısıyor. Aslında aile tarafından kullanılması gereken gelirini de dışarıdaki kadınlara har vurup, harman savurarak yediriyor. Onlarla en lüks şekilde kaçamaklar yapıyor, ama eve gelince karısı ve çocuklarına mağdur rolleri oynuyor, ağlıyor, sızlıyor ve hala “Ben sizin iyiliğiniz için mücadele veriyorum! Sizin için kazanıyorum! Bana desteğinizi esirgemeyin!” diyor. Evleneli on yılı geçmiş; hala ailesine sadece güzel vaatlerde bulunuyor, bu arada kendi özel gizli kazançlarına kazanç eklemeye devam ediyor.

Yavaş yavaş anne de uyuzlanıyor ve çocuklarını toplayıp, babalarının karışık bir şeyler çevirdiğini ve ailenin böyle düşük gelir şartlarında olmasının hiç de doğal olmadığını, babanın mutlaka birilerine para yedirdiğini onlara telkin etmeye başlıyor. Çünkü kendi evine giren bir şey yok, ama baba dışarıda alabildiğine lüks şartlarda dolaşıyor!?

Baba kendi ailesini kandırıyor, ama nereye kadar? Adamın foyası illa ki bir süre sonra ortaya çıkıyor ve anne ile çocuklar artık o babaya güvenmiyor.

Kendi ailenden kes, imkanları sakın; çık sonra dışarı, olur olmaz insanlarla, kadınlarla parayı döke saça yaşa!..

Elbette gün geliyor; anne de, çocukları da saflığı bir kenara bırakıp, artık babaya hesap soruyor doğal olarak. Baba ise; sorgusuz götürmeye ve asla kendi ailesine vermeyip, onların bile rızıklarını semirmeye ruhen alışmış olduğundan, o evliliğin illa ki sonu geliyor!

İşte şu an gerçekleşmekte olan da aynen budur!..


Arıza Adam
Ömer Dalman
24.05.2015


14 Mayıs 2015 Perşembe

İstemeden

İstemeden kendime getirdi beni kahve
istemeden aklımı açtı sigaram.
ayağa kaldırılan zombi gibi
istemeden motive etti beni hayat.

Çok içtim dün gece kahretsin!
midem dönük, aklım bulanık
tiksindim kendimden
istemeden oturdum ofisimdeki masama.

Öylece devam edip gitseydim
zombi gibi dolaşsaydım sokaklarda
ya da yatıp çürüseydim bütün gün...
İstemeden uyandım yine kahretsin.

Yaşanacak dediler doğduk
büyünecek dediler adam olduk.
Yine de almıyor içim bir şeyleri
İstemeden oldu bir şeyler kahretsin.


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
14.05.2015