7 Aralık 2015 Pazartesi

İzlemedeyim

Eskiden beri
anlaşılmadığımda
bir kenara sinmek
içten içe sinirlenmek
yalnızlığımı büyütmek besledi beni.

Umursamadım, bırakmadım
kendime tutundum.

Bir gün
şiirler yazarken buldum kendimi
Ay'a...

yalnızlığı çekti beni...
anladım onu
anladı beni.

değilmişim o kadar da yalnız...

Odama kapandım yıllarca
gözlerim kapalı
tadı güzeldi yalnızlığımın.

ver elini bilgelik bilinci
bütünlenmiş ruh!

tekrar uyumlandım dış dünyaya sonra
baktım:
ben yine yalnız...
Rol yaptım onlar gibi
asla olmasam da...

ve şimdi:

Alabildiğine yalnız
alabildiğine bütün kendimle
onlardan gayrı...

Anlaşılmamak ilacım
hırsım, bazen kederim
anlayanları kucaklamak sevincim
azalan günlerim, geri sayımım zaferim...

Eskiden beri
bir kenara sinerdim, küçüktüm
onlar uykuda şimdi
bense çoktan dirildim
izlemedeyim...


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
07.12.2015

30 Ekim 2015 Cuma

Öp kızımı

Yapma bu kadar
ezme bu kadar
öldürme bu kadar
demiştim ya ben sana?..

Otur konuş bir
gönlüme dokun
anlaşalım
öldürmeyelim ışığı
demiştim ya ben sana?..

Sanrılardasın
yanılgıdasın
yanlışlardasın
dinle beni kere
demiştim ya ben sana?..

Dinlemedin...

Düşmanın mıyım bu yatakta?
Yemin etmedik mi sonsuzluğa?
bu ne hiddet, bu ne celal?
demiştim ya ben sana?..

Merhamet etmedin...

Şimdi ağlıyor musun mezarımda?
Pişmanlık gözyaşları mı onlar?..
ya ne diyorsun melek kızıma?
açıklayabiliyor musun ona?..

Demiştim ya ben sana
bu kalp dayanmaz bunca acıya
amansız saldırılara?..

Şimdi mutlu musun?..
Yaş günümde öp kızımı benim adıma...


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
30.10.2015

15 Ekim 2015 Perşembe

Bildiğin boku ye

Körsün dedim
görmeyim, neme lazım dedin.

Sağırsın dedim
duyacağım da ne olacak dedin.

Açsın dedim
hamurla mutluyum dedin.

Kopuksun, yalnızsın dedim
yalnızlığım kaliteli dedin!

Bir hiç uğruna öleceksin dedim
kefenim güvencem dedin.

E ben daha ne diyeyim?
Bildiğin boku ye!..


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
15.10.2015

7 Ekim 2015 Çarşamba

Tek bir cümle

Olaylar karşısında bizlerin verdiği her karar ve yaptığımız her itiraf, buna sahip çıkabilenleri kat kat yukarı sıçratır. Bir sonuç ders cümlesi, dilenen bir özür, alınan bir gönül... Kimine göre önemsiz sayılan sıradan girişimler, kimileri için büyük zıplamalardır. "Kozmozda makro ile mikro birdir." derken bu ifade edilir.

Salgıladığımız, bu kazanılan yeni düşüncelerin verdiği enerjiyi içimize bilinçli olarak hapsederek, onu yükselişimiz için potansiyel olarak tutarız ve ateşlemeye gittikçe yaklaşırız. Nice düşünce modellerini dile getirip de kendi içindeki potansiyele bir şey katmayanlar var. Boşu boşuna felsefe sporu yapanlar... Sadece yaşayanlar...

Halbuki bu boyut bize basamak olarak verildi. Enerjiyi içinde tutup, büyüterek, hücresel parçalanmalara yoğunlaşanlar bunu biliyor. Bunu biri sana da söylediğinde biraz kulak ver. Sadece gücüne güç katarsın. 

Evet... Kelimelerin tekil güçlerini hisset ve yaşa. Ama sonunda büyük bir cümleyi de oluşturacağının umuduyla coşkunu koru. O cümlenin ilk kelimesiyle son kelimesinin aynı kelimeler olduğunu ve o cümlenin birbirine bağlanıp, bir daireyi oluşturacağını bil; umutla dol.

Döngüye o zaman dahil olacaksın. Döne döne ışık olacaksın.

İnan bana; bunu gerçekleştirmek sen de isterdin!


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
07.10.2015

15 Eylül 2015 Salı

Şeytan Dölleri

Şeytanın dölleriyle kendi ruhuna isteyerek tecavüz etmiş olan ve kendisinde herhangi bir şekilde sebep bulup da, tecavüze uğramış bu ruhların peşinden, sempati içinde gitmiş olan her takipçi ruh; bu gezegen dahil, öte taraftaki cehennemi alemlerde kendine ateşlerden ateş beğenmek zorunda kalacaktır.


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
15.09.2015

12 Eylül 2015 Cumartesi

Baltalama ve Çürütme Ustaları

Ne yazık ki yıllardır şahit olduğumuz üzere bizim sanata, kültüre, fikir paylaşımına bakışmız batıya göre değil geride kalmak, bir de üstelik tersine gelişmiş durumda... Bunları söylemek acı verici, ama gerçek...

Genlerimize indiler. Herbirimizin içine şeytan tohumları yerleştirdiler ki cahil kalalım, paylaşımdan hoşlanmayalım, bize uymayan fikir sahiplerini umarsızca karalama adına eleştirelim ve asla kimsenin fikrine sempati içinde olmayalım.

Tabii böyle şuuru zararlı hale getirilmiş bir toplumun eğitimli bireyleri bile aslında bütünlük için zararlı oluyorlar. Çünkü uzlaşmaktan, başkasının fikrine sıcak bakmaktan yoksun hale getirilmişler. Demogojiyi ve baltalamayı felsefe ve sanat olarak görüyor çoğu eğitimli insanımız bile.

Böylece ülke yöneticileri de; birbirleriyle asla tam olarak uzlaşmayan bireyleri yönetirken de kendi dayatmalarını rahatça kabul ettiriyorlar. Çünkü karşılarında kaliteli düşünen ve zarar yerine fayda sağlayabilecek eğitimliler bile o kadar az ki!..

Ne olursanız olun; mutlaka pozitif bakmayı bilin ve sizin gibi düşünenlerin fikirlerine karşı dostça tavra girmeye çalışın. Unutmayın ki; mucizelere ve usta düşüncelere inanmayanlar buna sizi de asla layık görmediklerinden, sürekli baltalarlar. Kendi ağaçları olmadığından ellerinde hep balta vardır. Çürütmeye ve yıkmaya odaklı olanlar asla çatısı göğe varan bir bina inşa edemezler.

Baltalamak, çekememek, kötü niyet beslemek kolay ve zamanımızın modası.

Bu modaya karşı olanları seviyorum! Yürüyelim!




ARIZA ADAM
Ömer Dalman
12.09.2015

28 Ağustos 2015 Cuma

Bile bile

Bile bile olmak ne büyük gaflettir
karanlığın tarafında...
Bile bile kandırılmak hele!..
Pis suların yatağında sürünmek
ağzı leş, nefesi leş
bile bile...

Okumuşken, bilmişken her şeyi
sözüm ona ilim sahibi, bilgi sahibi
zulüm ehli'nin cazibesinde
hala bir özentide, cehalette
ne büyük gaflettir
bile bile...


Arıza Adam
Ömer Dalman
28.08.2015

12 Ağustos 2015 Çarşamba

Hayatlarınızda

Gizlenen gerçeği feryat ettik biz
medyanızın söylemediklerini
geyik geyik sizi güldürmeyeni
hatırlanması gerekeni...

Dinletemedik
önemsetemedik...

Yine aynı geyik
aynı rutin
aynı değersizlik
hayatlarınızda...

Defalarca başa dönmeyin istedik biz
ucu bize de dokunduğundan
bırakmadık hiç
yılmadık

dinletemedik
önemsetemedik...

yine aynı gölgelerde siz
ışıktan uzak
sözüm ona konforla
bir rotasızlık
hayatlarınızda...

Bastığınız temelleri anlattık biz.
Dört bir yana dağıldık da
dinletemedik
önemsetemedik...

Yine aynı hüsran
aynı yetersizlik
niteliksiz arayışlar
hayatlarınızda...


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
12.08.2015

31 Temmuz 2015 Cuma

O Ses

Tam olarak tarif edemediğimiz 'üst benliğimizin' başımızın ötesinde, uzaklardan seslenen sesini tam olarak kendi mevcudiyetimiz sınırları içinde, 'şu anki sesimiz olarak' duymaya başladığımız an bu ruhumuzun bireysel zaferi olur.

O an elde edeceğimiz şey sadece ses değil; onunla birlikte bir paket halinde, sonsuz ışığın kendisi, sonsuz şifa, sonsuz bilme hali ve kozmik bilinç, hepsi birarada olur.


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
31.07.2015

21 Temmuz 2015 Salı

Senin elinde değil



Dışarıdaydım bütün gün
hiç sevmem...
Kaybetmiş bir dünyanın elektrik yükü
asfaltlara akan saf enerjim fedakar...
sanmayın dünya için
sadece karım ve kızım var...

Döndüm evime sonra
enerjim bitmeye yakın.
ama yalnız değilim
anında bir sarhoşluk, kayıp bir zaman...
buradayım ama
ne oluyor öyle yukarılarımda?..
hem de benden habersiz
ne yapıyorlar bana?..

Anladım keyfimden
dinlenme yardımı yine tepeden
istemesem de getiriyorlar kendime
duyularım kapalı...

Anlaşma varsa arada
merak etme
kalmayacaksın yarı yolda
bu pis dünyada
pis sokaklarda
piç olmayacaksın hiç uğruna!
sadece güven
rahat ol
ve keyfini çıkar...

Bil ki
herşey senin elinde değil...


ARIZA ADAM
Ömer Dalman 21.07.2015

18 Temmuz 2015 Cumartesi

Tatilci

Sanki insanların denize, güneşe hıncı var gibi... 'Parasını verdik! Plajdaki kumların her bir tanesine çatır çatır basmam lazım! Verilen içkilerin ve yiyeceklerin hepsini sonuna kadar tüketmem lazım!' edasıyla tatile adeta ölesiye saldırıyorlar. Bunu hep yapıyoruz hepimiz...

Ben bu yüzden; en havalı tatil köyünde de olsam, tatillerin gündüzlerini bir miktar odaya kaçarak geçiriyorum. O otomatik 'önüne ne gelirse ye, bitir, tüket' güdüsü bana biraz suni geliyor. Zaten saatlerce havuzun kenarında veya plajda, güneş altında yatarak, cozurdamaktan oldum olası hiç hoşlanmam ve büyük baskı altında hissederim kendimi. Yoğun aktivitenin, eğlencenin, su içindeki rahatlamaların kesintisiz devam ettiği bu ortamlarda benim ruhum acı çekerek yorulur. Çünkü ben, nerede olursam olayım; belli bir oranda kendimi de dinleyerek, sükunet içinde olunca kendimi iyi hissediyorum. En kalabalık aktivite ortamlarında bile zamanın bir bölümü bizzat bana ait olmalı.

Ben bunları düşünürken; kafamın içindeki başka bir yerden bir ses geldi kulağıma:

Tatilci:

- Param var kendime göre... Bazı zenginler gibi bir adam yok, 4 tane villam yok, arazim yok, ama ben de kendi param kadar doğayı, güneşi satın alırım! Hiç olmazsa 4-5 gün parasını öder; dibine kadar o şeyleri ben de tüketirim!


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
18.07.2015

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Geyik Muhabbeti

Zaman zaman kimsenin cesaret edip de sergileyemeceği kadar garip ve komik şeyler çektim ve yayınladım. Hani genelde 'saçma-sapan, anlamsız, cıvık' denilen türden şeyler...

Evet... Anlamsız ve o anki duygularla yapılan eylemler diye bir şey de vardır. Bu; o eylemi yapanı o an rahatlatır ve paylaşıldığında da, kimi onu izleyince rahatlar, kimi sinirlenir ve "Bu ne yaaa?! Manyak mıdır nedir?!" der ve geçer gider.

Bir de; yaşamımızın içinde, sokakta veya iş yerlerimizde çok sık rastladığımız, hatta günümüzün nedense büyük bir bölümünü dolduran 'geyik muhabbeti' denen bir şey vardır. Kendim genelde, gerçekten biraz toplum dışı düşüncede ve ruhta olduğumdan; oldum olası herkesin saatlerini dakikalarını umarsızca öldüren bu eyleme hiçbir zaman ısınamadım.

Bilirsiniz... İstesek de, istemesek de; hepimiz bunun içindeyiz.

Dört-beş kişi, bir arkadaş veya iş ortamındadır veya sabah iş yerine gelen insanlar, henüz ilk kahvelerini alırlarken birbirleriyle mutfakta karşılaşırlar ve işte o an 'geyik muhabbeti' bütün maskeleri ve yüz boyalarıyla devreye girer! Sanki o dakikalarda; görünmeyen bir noktadan, herkesin varlığını bildiği bir kamera çekim yapmaktadır!? Ses tonları değişir, duruşlar daha bir artistik olur ve en çok dikkat çeken detay ise; nedense muhabbete katılan herkesin, ayak üstü de olsa illa ki espirili cümleler kurmasıdır!.. Sanki herkes ortaya çıkacak o kısa filmde görevini hakkıyla yerine getirecek!? Aslında oradaki kişilerin bir önceki gün veya hatta o an içlerinden ne düşündükleri, ne olaylar yaşadıkları ve ne sonuçlara vardıkları tamamen göz ardı edilmiş durumdadır.

Sadece o dakikada; orada, o çekim sırasında herkes ortaya esprisini kusmanın, ortama katkıda bulunmanın ve sonra da yönetmenden iyi not almanın peşindedir! Halbuki; onca dakika ve bazen onca saat, hiç içi doldurulmamış iyi laflar ve esprilerle, özel ayarlanmış ses tonlarıyla, çekim bittikten sonra aynen çöpe gidecektir!

İşte size; günlük yaşamımızdaki duruşumuzla, kendimizle kaldığımızdaki o sessizlik halindeki duruşumuz arasındaki anlamsız kopukluk!.. Dışarıda ürettiğimiz sözlerin, tavırların, rollerin haddi hesabı yok; ama sonra evimizde yalnız kaldığımızda ise kendimize hayata dair söylediğimiz hiçbir şey yok. Tabii ben kendimi ve bazı insanları bu olgunun dışında tutuyorum bunları söylerken.

Geyik muhabbeti hayatımızda bizim bütün anlarımıza hakim olmamalı. Kendi içselliğimizde temellenmiş ve yükselmiş özgün binamızın sadece 'ara-dinlenme' ve mola verme katları olmalı... Aksi taktirde; dışarıdan bakılınca endamlı ve gösterişli olan o binaların içine girildiğinde, bütün katlarının tamamen düzmece, hiçbir anlam taşımayan dekorasyon öğeleriyle doldurulmuş olmasından başka bir manzara kalmaz ortada.


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
16.07.2015

14 Temmuz 2015 Salı

İyiyim

Düşünüyorum
izliyorum
iyi tarafından bakıyorum
zehirden şifa alıyorum
şifaya şifa katıyorum
o zaman iyiyim...

İyi çekilmiş bir fotoğraf
bina derbeder, yıkık
yıllanmış ama
iyi duruyor kadrajda.

görüyorum...
neye baktığın değil
nasıl gördüğün önemli
ve nasıl anlattığın hatta...

Sağolsun fotoğrafı çeken insan
zehrime şifa
cehennemime cennet
sağolsun iyi anlatan...

Bazen böyle yapıyorum
ne kadar çekilmez de olsa dünya
meydan okumak çoğu kez
eline silahı almasan da...

Sadece kendi içinde
sadece hayallerinle
sadece niyetinle çevirmek
cehennemi cennetine...

Düşünüyorum
izliyorum
iyi tarafından bakıyorum.
O zaman iyiyim...


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
15.07.2015

Samimiyet ve Sevgi 'değiştirir'

Gerçek ve samimi bir sevginin gerçekten, birini parçalayarak yemek üzere olan bir canavarı bile bir anda değiştirip, dizlerinize başını dayayıp, sakin nefesler almasını sağlayacak kadar etkili bir sihir olduğunu düşünüyorum.

Çoğu zaman negatif bir ruha girdiğimde; etrafıma ciddi zararlar verdiğimi bilirim.  Bir keresinde şiddet yüksekliğimden dolayı kendi omuzumun çıkmasına sebep olmuştum. İyi ki o savuruş karşımdakine tokat olarak ulaşmamıştı!..

Neyse ki; henüz kimseyi ciddi bir şekilde incitmedim veya bir yerlerine ölümcül yaralar açmadım, ama negatifte daha dibe indikçe, anlık cinnetler sonucunda çok ileri şiddet oluşumlarının gerçekleşmesi mümkündür.

Karşınızdaki kişi her zaman sizin için bu konuda bir sevgi kaynağı yaratamayabilir ve siz o an daha ileri giderseniz; dönüşü olmayan sonuçlar her iki tarafın da hayat akışını olumsuz yönde değiştirecektir. Bu tür negatif psikolojiler içindeyken; başınızın üstünde bir noktada sizin 'sonsuz pozitif' bir parçanızın olduğunu düşünün. Bu parça; en imkansız zamanlarda bile sizi bir tehlikeden kurtarabilir ve sizi yeniden sükunete dahil edebilir.

Yani yüksek negatif psikolojilere girdiğinizde; sizin koçunuz yine kendiniz olun. Derin bir nefes alın ve o an "Pozitif olmak şu an en iyisi..." deyin içinizden. Anında tablo değişecektir, göreceksiniz. Samimi bir özür dileme de buna dahil tabii...


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
14.07.2015

12 Temmuz 2015 Pazar

Enayi mi, kurnaz mı?

imagebam.com

Rotanız Şeytan'a



Yandaşlıkları kuraklığa
yandaşlıkları harama, ziyana...
tükenmişliğin, karanlığın son noktasında
sağır, kör, dilsiz bunlar
yandaşlıkları katıksız Şeytan'a...

Değil bu akıl tutulması
değil ufak bir yanılsama
ne yaptıklarını bile bilemezler
zombilerin sonu doğru Şeytan'a!..

Gün gelir yaparsın seçimini kaçış yok!
Yenilen hakkın maliyeti çok büyük çok!
neyin peşindesiniz be gafiller?!
o kuyuya girdin mi bir kere; bil ki
asla geriye dönüş yok!..

Kanlar akar dişlerinden canavarın
sanıyorsunuz ki sözleri kelamları Hakkın!
takati kalmadı bu vatanın, bu halkın
ağzınızda haram, ziyan yalanlarla
yeminleriniz, sözleriniz, rotanız Şeytan'a!..


ARIZA ADAM
Ömer Dalman 12.07.2015

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Bazı Kadınlara

imagebam.com

Arıza Adam Analizi (Aziz Jack)

Facebook'daki "Aziz Jack" isimli kullanıcının Arıza Adam Analizi
Arıza adam özellikle "kaş videosuyla" ön plana çıkmıştır ve şimdiye kadarki en başarılı, en komik, en dikkat çekici videosudur, tanınmasında etkisi çok büyük olmuştur...

Özellikle 2012 ve 2013 yılları en çok takip edildiği ve en çok takipçiye ulaştığı yıllar olmuştur. Tabii ki; zamanla takipçi profili değişmiş ve sürekli değişim göstermiştir.. Özellikle 2012 yılı daha çok apaçi dediğimiz yada varoş dediğimiz gençliğin çok dikkatini çekmiştir, fakat arıza adamı anlamakta sorun yaşamışlardır ve zamanla ortadan kaybolmuşlardır.. Çünkü arıza adamın bilimsel, sosyal ve toplumsal paylaşımlarını ve muhalif yanını anlamakta zorlanmışlar, arıza adamı genelde içki içen gırgır geçen ve atarlanan biri olarak algılanmıştır ve diğer konulara kafaları basmamıştır, karabaş karabaş bakıp kalmışlardır.

Özellikle o dönemki arıza adam takipçileri video çeker, ellerinde içki ve sigara "tiiiihhheeee" derlerdi; işte bütün anladıkları buydu.... Ama samimi de değillerdi ve kalıcı olmadılar.... Çünkü Arıza Adamın karamizah dışında anlattıkları onlara yabancı ve uzak gelmişti. Ve dediğim gibi samimi ve kalıcı değillerdi, o dönem Arıza Adamın kapanan sayfalarından sonra bu tayfa geri gelmemiştir...

O dönem takip edenler varsa bilmiyorum, ama takipçi sayısı çok kalabalıktı. Şanşsızlıkları da çok oldu kapanan sayfaları ve güme giden takipçiler ve samimi olmayan takipçiler derken takipçi sayısında düşüş ve takipçi profili değişmeye başlamıştı,

Özellikle 2014'ten itibaren daha aklı başında daha bilinçli ve daha entelektüel bir kitle takip etmeye başladı ve bu 2015 yılındada son şeklini almıştır... Ama şu da bir gerçek ki; genelde çaktırmadan takip edilen biri de olduğu kesindir... Anlaşılamadığı bir kesindir, iyi bir değerdir ve toplumsal ve sosyolojik hatta evrensel konuları dile getirse de; genelde pek anlattıkları ya da anlatmak istedikleri tam olarak algılanamamıştır...Bu yolculuğunda çok ilginç olaylarla da karşılaşmıştır. Her türlü insanın her türlü nanesini görmüş ve karşılaşmıştır bir nevi dünyayı tersten görmüştür yeri geldiğinde ama eminim ki kendisine çok şey katmıştır...

Kolay değil tabii insanın kendi penceresini diğer insanlara yada topluma açması.. Herkesin de başaracağı bir iş değildir... Genelde "fenomen olmaya çalışıyor" derlerdi önceleri, ama öyle bir derdi olduğunu düşünmüyorum, çünkü takipçilerinin dikkatini çekmek için sosyal ve toplumsal değerleri kullanmamıştır, ucuz paylaşımlar yapmamış, ya da toplumun istediği 'hede hödö bir tip' olmamıştır.. Elinde bu imkanlar varken o kendisi olmayı tercih etmiş ve en doğru olanı yapmıştır kanımca.

Şu an sayfalarında takipci sayısının azlığı da bundandır, çünkü insanların ve toplumun değerlerini kullanmamasından, ya da toplumun istediği gibi geri kafalı hede hödö bir profil çizmediğinden dolayı ve düz adam olmadığından dolayı, ayrıca maskesiz olmasından dolayı, (genelde bu maskeli baloda maskesizlere yer yoktur.) bunu bildiği halde yoluna devam etmektedir...

Ama artık şu bir gerçek ki; her nerde takip ediliyor ya da takipçisi varsa genelde artık daha bilinçli takipçiye sahip sayıları az da olsa...

Bizim toplumda genelde insanların değerleri kaybedildiğinde anlaşılır, ama Arıza Adam, kıymetini bilenler için gerçekten çok iyi bir cevherdir ve halk filozofudur... Boş adam değildir çok şey anlatır anlayana... Aydın bir insandır...

Ben de dahil kendisinden 2012'den bu yana çok şey öğrendim... Tüm bunların yanında iyi bir karamizahtır, 'komik mi değil mi' diye tartışması da yapılır, ama piyasadaki çoğu komedyenden 10 kat daha matraktır... Aslında çok şahane karamizah filmlerinde rol alabilecek kapasitede, ama halen farkedilmemiştir...

Bu her zaman böyledir. Gerçek yetenekler bu toplumda her zaman harcanıp giderler... Bir gün tüm kesimler tarafından anlaşılmasını umarım....


Yazan: Facebook'daki "Aziz Jack"


3 Temmuz 2015 Cuma

Olamadım

Değilim şevkinde şehvetin
olmadım ki hiç
olamadım...

İçimdekinin delisinde
aşkında, cazibesinde
sevabında, cezasında...

Çok acılı bazen...
zevk edindim
olmadım ki hiç herkes gibi
olamadım...

Detaylarda olmadan
bütüne varmadım.
şevkin kendisini
kendimden aldım
artı ile eksiden biri bile olmadım
olamadım.

Yalnızlığın şehvetinde
sonsuz akan enerjilerde
şehveti yeniden yazdım
yalnız kaldım da
kimse gibi olmadım
olamadım...


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
03.07.2015

23 Haziran 2015 Salı

Bir ton koruma olmadan

Sokağa çıkamamak
AVM'de gezememek
parklarda eğlenememek
bir ton koruma olmadan

ne kötü...

Çocukları öpememek
dertleri dinlememek
yüzlere gülmemek
bir ton koruma olmadan

ne kötü...

Gönüllere sızamamak
binlerin vebalini sırtlamak
sığınıcak yeri olmamak
bir ton koruma olmadan

ne kötü...

hele böyle yer etmek akıllarda
rüyalarda kabus
emeklerde haram
cehenneme bile gidememek
bir ton koruma olmadan

cehennem gibi!..


ARIZA ADAM
Ömer Dalman 23.06.2015

Kadın Kükremesi

imagebam.com

Henüz erken

Omuzlarım inik yine bu sabah
gözlerim yaşlı
anlık umutsuzluk gibi ama
etkili oldukça...

Lazım bu da diyelim geçelim.

Sallandı bedenim gelirken ofise
anladım ki sonra
ne iyiyim, ne kötü
sadece olan devrede...

Aklıma geldi birden
kötülere bir şey olmaz.
Tek sığınabildiğim buydu
ve beni ayakta tutan.

Sanırım devam edeceğim
Henüz erken...


ARIZA ADAM
Ömer Dalman

Uzaylı Meselesine Bakış

imagebam.com

Galip

imagebam.com

Sanat

imagebam.com

Kendimle

imagebam.com

17 Haziran 2015 Çarşamba

Zindanda çürümemek için

Kemirmişken yıllarca insanları
el koymuşken mallarına
sırıtırken pişkin pişkin
ağzında kanları
hala gitmiyor!
gidemiyor!
zindanda çürümemek için...

Dar etmişken hayatı
doldurmuşken zindanları
yok etmişken hakkı
düşmüyor yakadan
düşemiyor!
zindanda çürümemek için...

Felaketken her anı
umarsız elindeki kanı
emdi, bitirdi halkı
hala gitmiyor
gidemiyor!

zindanda çürümemek için...


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
17.06.2015

1 Haziran 2015 Pazartesi

Neden Erkekler?

Dünyada neden erkekler sigarayı eline aldıklarında, filtresini aşağı doğru tutarak, tütünler dibe yerleşsin diye birkaç kez masaya vururlar ve böylece bir anlamda raconu bildiklerini gösterirler?..

Neden puroyu bir veya iki stil dışında tutarlarsa puro raconunu bozacaklarını düşünürler ve yine kendilerinin bu işi de yoluyla yaptıklarını gösterirler?.. Neden raconları boş verip, biraz da içlerinden geldiği gibi yapmazlar?..
Dünyada erkekler neden belli bir düzeyin üzerinde para ve iş sahibi olduklarında; giydikleri elbiseler bir örnek olur, hareketleri daha bir ahenkli, ağır olur ve bu genel disiplinin içinde bulundukları şartların güç ve ifadesi olduğunu düşünürler?.. Ve bu erkekler neden tabanı kösele, pahalı ayakkabılarıyla yürürken, spor ayakkabılarla yürüdükleri gibi rahat ve samimi olamazlar?..
Zamanını daha çok dışarıda ve sokaklarda geçiren erkekler neden kibar ve medeni tavırları sergilemek yerine, sözüm ona ‘sokak tarzı’ denilen, kabadayı stili el, kol ve sağa sola salınımlı vücut hareketlerini tarz edinirler?.. Konuşan ve homurdayan hayvanlar gibi görünmekten nasıl bir güç alırlar?..

Neden paraya, mala ve mülke doymaz bazı erkekler? Hayatları boyunca kendilerine yetecek kadar malları ve mülkleri varken, neden hala 3-5 kuruş için bile yakınlarını veya iş yaptıkları insanları üzerler ve kuruşun bile hesabını sorarlar?.. Neden dünyadaki çoğu erkek kendini de, etrafını da biraz rahat bırakmaz ve hep kendi ruhuna karalar yükler?.. Kazanç üstüne kazanç eklemek için bir ömür muhasebeciler gibi kara kara düşünürler?..

Bir araya geldiklerinde, eğitim düzeyleri ne olursa olsun, neden erkekler eninde sonunda muhabbeti en düzeysiz şekilde ‘kadını becerme’ konusuna getirirler?.. Neden bir şeyler yaşamış oldukları kadınların insanî ve ruhani özelliklerini de konuşup, onların renklerinden faydalanmazlar?..

Neden başlarını ara sıra yukarı, göklere doğru kaldırmaz dünyadaki çoğu erkek?.. Yaratılışı ve bu sonsuz sahnedeki kendi rolünü neden düşünmeden, sadece bilinçsizce üreterek, tüketerek yaşar?..

Ve en üstteki erkekler…
Neden kitleleri kontrol etmek isterler? Neden insaniyeti bırakırlar ve Firavun’laşırlar? Ülkelerin, kıtaların ve hatta dünyanın kozmozda ufacık bir noktadan fazla bir şey olmadığını neden anlamak istemezler?..

İşte; ben bu yüzden dünyayı ve kendini buraya ait hisseden erkekleri hiç sevmedim ve onlardan biri olmadım.

ARIZA ADAM
Ömer Dalman
02.05.2015




24 Mayıs 2015 Pazar

Ayrılık Vakti

Şimdi yani, tabii ki büyük çoğunluk ufak ufak isyan edecek. Tabii ki birileri avaz avaz “Hani bana?! Hani bana?!” diye bağıracak.

Bir taraftan ortada büyük zenginlikler sular seller gibi debisini artırırken, büyük harcamalar havada uçuşurken, bir yandan da bununla tamamen ters orantılı olarak yetersizlikler ve sızlanmalar yükseliyorsa; ortada ters giden bir şeyler var demektir.

Düşünün ki bir aile var, üç çocuklu…

Baba sürekli güya büyük işler yapıyor. Bütün gün dışarılarda, buluşmalarda… Arabası kimsede bulunmayan lüks modellerden… Giyimi kuşamı da en pahalısından… Yediği, içtiği en sağlıklısından, en özelinden…

Adam akşamları evine geliyor; elindeki filelerde en ucuz ve sağlıksız besin ürünleri dolu!.. Doğum günlerinde çocuklarına ne bir pasta, ne bir parti vermiyor. Çocuklarından, karısından kıstıkça kısıyor. Aslında aile tarafından kullanılması gereken gelirini de dışarıdaki kadınlara har vurup, harman savurarak yediriyor. Onlarla en lüks şekilde kaçamaklar yapıyor, ama eve gelince karısı ve çocuklarına mağdur rolleri oynuyor, ağlıyor, sızlıyor ve hala “Ben sizin iyiliğiniz için mücadele veriyorum! Sizin için kazanıyorum! Bana desteğinizi esirgemeyin!” diyor. Evleneli on yılı geçmiş; hala ailesine sadece güzel vaatlerde bulunuyor, bu arada kendi özel gizli kazançlarına kazanç eklemeye devam ediyor.

Yavaş yavaş anne de uyuzlanıyor ve çocuklarını toplayıp, babalarının karışık bir şeyler çevirdiğini ve ailenin böyle düşük gelir şartlarında olmasının hiç de doğal olmadığını, babanın mutlaka birilerine para yedirdiğini onlara telkin etmeye başlıyor. Çünkü kendi evine giren bir şey yok, ama baba dışarıda alabildiğine lüks şartlarda dolaşıyor!?

Baba kendi ailesini kandırıyor, ama nereye kadar? Adamın foyası illa ki bir süre sonra ortaya çıkıyor ve anne ile çocuklar artık o babaya güvenmiyor.

Kendi ailenden kes, imkanları sakın; çık sonra dışarı, olur olmaz insanlarla, kadınlarla parayı döke saça yaşa!..

Elbette gün geliyor; anne de, çocukları da saflığı bir kenara bırakıp, artık babaya hesap soruyor doğal olarak. Baba ise; sorgusuz götürmeye ve asla kendi ailesine vermeyip, onların bile rızıklarını semirmeye ruhen alışmış olduğundan, o evliliğin illa ki sonu geliyor!

İşte şu an gerçekleşmekte olan da aynen budur!..


Arıza Adam
Ömer Dalman
24.05.2015


14 Mayıs 2015 Perşembe

İstemeden

İstemeden kendime getirdi beni kahve
istemeden aklımı açtı sigaram.
ayağa kaldırılan zombi gibi
istemeden motive etti beni hayat.

Çok içtim dün gece kahretsin!
midem dönük, aklım bulanık
tiksindim kendimden
istemeden oturdum ofisimdeki masama.

Öylece devam edip gitseydim
zombi gibi dolaşsaydım sokaklarda
ya da yatıp çürüseydim bütün gün...
İstemeden uyandım yine kahretsin.

Yaşanacak dediler doğduk
büyünecek dediler adam olduk.
Yine de almıyor içim bir şeyleri
İstemeden oldu bir şeyler kahretsin.


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
14.05.2015

30 Mart 2015 Pazartesi

Bir ileri, bir geri

Kaldıramayanlara gerçekleri
duymak isteyenlere hoş şeyleri
olmadım hiç kibar, endişeli...
konuştum umarsız
didik didik ettim beyinlerini.

Kibarlığı mı olur gerçeğin?!
Saklanmak mı olur kendinden?
Yüz çevirdi çoğu çaktırmadan
ürküttüm hep ben enayileri...

Katılaştırmak en kötüsü beyinleri
Neslin gelse bilirim ben seni!
Sanatın, işin-gücün kemirgen
ürküttüm hep yanımdaki vampirleri.

Tu-kaka olmak benim gibilerin kaderi
içten içe sızlatırım ben gönülleri
kazansan da dünyayı farketmez
senin işin alemlerde bir ileri, bir geri...


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
30.03.2015


22 Mart 2015 Pazar

Neden hala?

Der ki bana içme
der ki bana dumanlanma
ne olacak bu halin?

Gelene kadar buraya
almadın ya beni hiç arabana?..
boğulana kadar dumanlarda
tutmadın ya elimi?..
bunu sorsana?..

Gemilerdeyim şimdi
duyuluyor sesim rüzgarlarda
oynuyorum dalgalarla
işliyorum ruhlara.

Çağırdığımda defalarca
gelmedin ya hiç yanıma?..
bakmadın ya hiç aynaya?..

İçme diyorsun hala
boğulma diyorsun dumanlarda!?
kalmadı ki yoldaşım 'kırmızı'mdan
gecemden başka?..

Eskiyorsun
güçten düşüyorsun
seviyorum hala
ama göklerdeyim ben
sen neden yerlerde hala?..


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
22.03.2015


22 Şubat 2015 Pazar

Bulamadım ben

Cehennemin dibinde
ateşlerin en üstünde
kavuruldum oturdum da
bir türlü yanamadım ben.

Cennetin rüzgarlarında
kuşların cıvıltılarında
ateşlerle yandım da
şikayetçi olmadım ben.


Dünyadaki 46'ımda
dırdırın inadın bataklığında
battım battım çıktım da

pes eden olmadım ben.

Dostça bir muhabbetti
yüzüme gülen bir çift gözdü
tek istediğim buydu da
yine de bulamadım ben.

Kader deyip geçemedim
bazen sakin duramadım
umudum vardı hep de
muvaffak olamadım ben.

Cehenemin dibinde
ateşlerin en üstünde
yandım yandım kavruldum da
yeterli bulamadım ben.


Arıza Adam
Ömer Dalman


21 Şubat 2015 Cumartesi

Karşılıklı affetmek

Dünyada çeşitli nedenlerle bireyler arasında yaşanan anlaşmazlıklar olmaktadır. Bazıları birilerini öldürülmekte, birileri de hayatta kalmaktadır. Doğal olarak düşmanca tavırlarla, affedilmesi güç sonuçlarla "suç" denen şey de ortaya çıkmaktadır. Bazen hukuk devreye girmekte; suçlu borcunu bir nebze dünyada ödemektedir. Bazen hukuk işlememekte ve suçun karşılığını bulmamasından dolayı bireyler arasındaki düşmanlık ölene dek devam etmektedir.

Ancak; biliyor musunuz ki, bu durumlarda ortaya çıkmış olan negatif enerjiler öyle hukuk yoluyla bile kolay kolay dinmemektedir?..

İçinize depoladığınız haklı veya haksız bütün şiddet ve intikam duygusu içeren negatif düşünceler, dünya ötesi yolculuğunuza kadar sizinle birlikte gelir. O noktada sizi karşı taraftan fiziken ayıran bedensel şartlar veya dünyadaki hukuk yoktur. Orada Yaratan'ın tekliği içindeki tekil ışıkta olabilme veya o ışığın dışında kalma itkileriyle süregelen oluşumlar söz konusudur.

Ve dünyada karşılıklı etkileşime girerek, 'çözümsüzlük' olarak ruhunuza işlenmiş bu kalıcı etkileri, olayda rolü olan bütün taraflar ortak bir depo üzerinden sahiplenmiş olurlar. O noktadan sonra, bu kişiler, dünyadan göç ettikten sonra bile bu ortak çözümsüzlüğü, birlikte ve yüzleşerek nötrlemek zorundadırlar. Yani o çözümsüzlüğü, kini ve intikam birikimini birlikte aşmadan ne cehennemdekine cennete geçiş, ne de cennettekine tam bir huzur imkanı olamaz.

Kendini ölene dek haklı gören 'öldüren' taraf; ölen tarafa olan hıncını, yanlış bir şey yaptığını kendine dürüstçe itiraf edene ve af diler hale gelene dek cehennemi alemlerde sıkıntı çekmeye devam eder.

Diğer yandan 'öldürülen taraf'; dünyada öldürülmüş olmasına rağmen, karşı taraftan tatmin edici bir af dileme geldiğinde, dünyada ona karşı beslediği bütün düşmanca hisleri bir kenara bırakarak, onu affedeceğinden ve onu kendi bütünü, kardeşi olarak bağrına basacağından emin olana kadar cenneti mekanlarda tam huzur bulamaz. Çünkü dünyadan yanlarında birlikte getirdikleri, kara hislerle dolu ortak depoları hep kendilerine yük olacaktır. Dünyada olan artık çoktan olmuştur. Bir yerden sonra insanın geleceğe bakması için odaklanması gerekmektedir.

Öte alemdeki bu 'birlikte çözümlenmenin'; kardeşleşme ve bütünleşme dışında hiçbir alternatifi yoktur. Aksi taktirde iki tarafın da sonsuz alemlerdeki yolculukları ve hayatları gereken boyutta huzurlu olmayacaktır.

Bu yüzden dünyada yaşadığımız herşeyin sonunda kin ve intikam, kızgınlık gibi hisleri biriktirmek sonsuzdaki yolculuğumuz için riskler yaratır. Affetmenin işlemini de, dünyadan göçtükten sonra ağır yüklerle uğraşmamak için buradayken halletmekte fayda vardır.

Daha güzel bir dünya ve alemlere yolculuk için... Çözüm her zaman 'birlikte'dir.


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
21.02.2015

22 Ocak 2015 Perşembe

Bulamayacaksınız

Sadece yaşadığınız aksiyonlar
aşklar, hayaller
kırıklıklar
zaferler
malubiyetler değil hayat.

ve hayat sandığınız
kabullendiğiniz
o dar kafes
akvaryum...

Sadece dışarıdaki rolleriniz
maskelerinizin mimikleri
'gibi' hissetmeleriniz değil hayat.

Çok daha gerçek bir şey var
bilmediğiniz
kaçtığınız
arkanızı döndüğünüz
ve şimdi yaşam koçlarından
bilgelerden, ermişlerden
almaya çalıştığınız...

En kolayıydı aslında yapmanız gereken
gittikçe zorlaştınız
karmaşıklaştınız.

Kaybolan çocukluğunuz gibi
gerçeği ellerinizle karaladınız.

Şimdi debeleniyorsunuz hepiniz
cevaplar karalanmış
kaybolmuş çocukluğunuz

ve siz
asla
gerçeği bulamayacaksınız!


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
23.01.2015


8 Ocak 2015 Perşembe

Sadece gülerim

Hatalarım boldur her kul gibi
rezilliğim diz boyudur çoğu zaman
bildiğin serseriyimdir yani
belli etmesem de ama

içini bilirim senin!..

soğukluğunu, hinliğini
arkamı döndüğümde satışını bilirim.
korkmam, duruşumu bozmam
sadece gülerim!

Hatalarımın maliyeti düşük ruhuma
kalleşliğinin maliyeti yüksek kaderine
sonuçlarımı çıkartırım
samimiyim serseriliğime.

Gün gelir de karşılaşırsak eğer
sarılırım bütün masumiyetimle
yine aynı serseri, yine aynı arlanmaz...
utanırsın sense
içinde patlar hinliğin, kalleşliğin
yine üç kuruş paradır giderin.

Hatalarım boldur her kul gibi
rezilliğim diz boyudur
hatta daha fazla!
Dün gibi bugün de 'bu' aynen benim!
Sana ise bakar bakar
sadece gülerim.


ARIZA ADAM
Ömer Dalman


7 Ocak 2015 Çarşamba

Belki bir sürpriz olur

Entellektüellerde inanç eksik.
İnancı yüceltenlerde merhamet
entellektüellik eksik...

ve hayat görüşü olmayan
öylesine yaşayanlar arada kalmış.

Hiçbirine dokunmayanlarda suskunluk...

Dünya düzenini sağlayamadı
bu mücadelede sınıfta kaldı insanlık.

Bakalım
bakalım çözüm nereden gelecek...
belki bir sürpriz olur!


ARIZA ADAM
Ömer Dalman