28 Temmuz 2020 Salı

Canlı Yayın 27.07.2020 | Kafamıza göre aktık



Yayınımızda benimle olan herkese çok teşekkür ederim! Yine hayata bağlanırcasına enerji aldım. Bu bir mizah videosudur ve mizah çoğu zaman gerçek hayat içindeki öğelerden somut örnekler içerir! Arıza Adam özelde hiçbir kişiyi veya kurumu hedef almaz ve onları yıpratmak istemez! Arıza Adam; toplumu yanlış yöne ve sınırlı algıya sevk eden zararlı kişileri ve kavramları, mizah yoluyla eleştirme amaçlı yaratılmış bir mizah tiplemesidir! Arıza Adam; yürütmekte olduğu sert tarzla toplumun yanlış öğelerine ayna olmayı amaçlar! Bizzat kendisi; Allah'a, yani Yaratıcı'ya yüzde yüz inanan bir felsefeyle yaşamaktadır ve gönül gözü ile bakmaya inanır. Toplumdaki iyiyi de, kötüyü de doğal kabul eder. Bireyin iyisini de, kötüsünü de doğal kabul eder!

27 Temmuz 2020 Pazartesi

Görmüyor zannedilmeyim

Sosyal Medyada gruplarda gün boyu takılan, kendini sürekli aktif ve sosyal zanneden binler, milyonlar... Aslında dikkatle baksan gerçekten aktif ve sosyal olan kaç kişi var?..

Bilmem kaç kişilik günlük takıldığın o grupta, basitçe cevaplanabilecek teknik bir soru ortaya attığında, beğenenler yine her zamanki gibi oluyor, ama kaç tane cevap yazan var?.. Gerçekten dikkate alıp da, etkileşime giren kaç kişi var?..

O kadar az ki... Kimi zaman hiç sevap bile alamazsın o sözde çok sosyal olan arkadaşlarından. Çünkü düşünmeden, sadece elleri klavyelerinde, beğene tıklayarak tatlı uykularına ek rüyalar ediniyorlar.

Doğum günü, cenaze, bir ünlünün güzel sözü veya kazanılmış bir başarı söz konusu olunca ortalık bandodan mızıkadan geçilmez ama!.. Bu olaylara da tepki vermezlerse dışlanma riskinden korkuyorlar.

Toplumu anlamak mümkün değil ve anlamanın da peşinde değilim. Sadece onun gözlerine kendi durumunu sokmayı ek uğraş edindim. Hani çorbada tuzumuz olsun misali; en azından görmüyor zannedilmeyim.


Ömer Dalman
ARZ

Güven ve Sev

Hiçlik Boyutundan seslendiğinde bunda bir ürkütücülük, bir beğenilme arzusu veya baskın çıkma güdüsü yoktur. Oluş ve Sevgi vardır ve o çok masum bir çocuk gibidir.

Öyleyse güven ve sev!..


Ömer Dalman
ARZ

Neye karşı EGO?

EGO'yu sadece bu kürede irtibatta olduğunuz kişilere karşı değil; çoğunuzun kendine yakıştırmadığı ve gözardı ettiği kozmik ırklara ve hayalini bile kuramadığınız tüm olasılıklara karşı da terbiye etmedikçe içinizdeki ışıktaki tamamlanmamışlık devam edecek.

Ömer Dalman
ARZ

26 Temmuz 2020 Pazar

Yap ne yapacaksen

Gaz geldi mi, bırakacaksen
gümbür gümbür geyirip
efil efil osuracaksen.

İçinde tutmak zulümdür lakin
az delikanlı ol
ver kararını hele
yap ne yapacaksen!..


Ömer Dalman
ARZ

Mark ne yapmaya çalışıyorsun sen?!

image host

Sadece aracı oldum

Öyle büyük bir güç ki bu; ona aracı olarak katkıda ve yardımda bulunduğun insanların karşısında 'o gücü' üstlenemezsin. Memnuniyete aracı olduğun için şükredersin ve alçak gönüllülükle "Ben sadece aracı oldum. Akışa uy, Yaratan'a güven." dersin.

Öyle bir güç ki bu; onu kendine mal edip omuzlarına yüklemek istemezsin. Sonsuzluğu tek bir bünyede toplayıp, sabitlemek seni eritir. Bu sorumluluğu taşıyamazsın. Detaylarına hakim olamazsın, ama minnet ve şükranla ona aracı olup, burada yaşatabilirsin.

Ben sadece aracı oldum. Akışa uy, Yaratan'a güven...


Ömer Dalman
ARZ

25 Temmuz 2020 Cumartesi

Gördün mü şimdi?..

Kızdığımdan Yalan'ı kabul ettiklerine; Yalan'ın nice simgesini kendime kılıf ettim de, her önüne gelen gelmesin diye.

Uydukları Yalan'dan Gerçek'e gelirken, dietini ödemeyi göze alsınlar diye...

Engellere inanmasınlar da, aşmayı bilsinler diye kuşandım simgeleri üzerime...

Korksunlar gerekirse; sonra seçsinler diye... Bir daha dönmesinler Gerçek'ten diye...

Gücünün Büyüklüğünü görsünler diye!..

Ol'mamış olan yeterince; korkup da kaçsın diye! Suyu bulandırmasın diye

Kuşandım nice simgeyi üzerime...

Gördün mü şimdi görünenin ötesindekini?..


Ömer Dalman
ARZ

İzin ver, Hatırla, Uyan! | Bilince Çağrı!



Bu bir UFO Show değildir! Sizden size gelen ve şimdiye kadar dışarıda bıraktığınız kendinizin bir çağrısı ve hatırlatmasıdır! Kimin neleri kaydedip, sizlere gösterdiğinin önemi yoktur! Bu aydınlanmaya küre üzerindeki bir çok ışık dostu hizmet etmektedir. Sadece hatırla, teslim ol ve uyan!.. Benim çekimlerim, yüksek teknolojik donanımla ve üzerinde saatlerce zaman harcanarak yapılmış çekimler değildir. Nisan 2020'de otomatik olarak oluşmuş olan bir algı ayarıyla vuku bulmaya başlamış bir dünyadışı yaşam kanıt mekanizmasıdır. Görüntü olarak sunduklarım; algıladıklarımın yanında çok küçük bir parçadır. Ne gördüğünüz değil, ne algıladığınız önemlidir. Kozmik Birliğin hayrına, sevgilerimle...

Entellik ve Sonsuzluk

Daha çok gençlerin bir nevi 'entel, çözümsüz ama arayışta' gibi görünen ifadeleri var. İnanıyor desen inanmaz, reddediyor desen reddetmez, var mı yok mu belli olmaz, tam bir görüşte birleşmez...
Entel, dantel, paradoks, felsefe, çözümsüzlük kozmosu ve sonunda orijinal bir imaj çizmek... Bunlar sizi bir yere vardırmayacak. Varsan varsındır, sonsuzsa evren sonsuzdur; bunları kimse değiştiremez. Oynadığınız kelime oyunları boynunuza dolanır, nefes alamazsınız da bunu da ç
aktırmazsınız.

Sonsuz sonsuzdur ve her zaman büyüyerek devam edecektir. Ucundan ona tutunmak istiyorsan, sadece dürüst ol, teslim ol ve polemiklere boğulma. Sen hele kendi sonsuzluğunu bir kabul et; edebiyatını, felsefeni yine yaparsın.


Ömer Dalman
ARZ

23 Temmuz 2020 Perşembe

Sahne Oyun Tiyatro Poz

Gülerken yeni bir poz...

Ağlarken yeni bir poz...

İfadesizken yeni bir poz...

Ona buna garip imalarda bulunan, bir şeyler anlatmaya çalışan özel ayarlanmış yüz pozlarını paylaşıp durma. Sürekli 'sözde sahneden' izleyenlere 'sadece kendini' anlatma derdin de neden? Ne zorun var ki bu hayat sahnesiyle, toplumla? Ya da alıp veremediğin, gocunduğun şey ne? Toplumdan kendi küçük oyununa alkış alacaksın da; yükselecek misin? Kim koydu ki varoluşun değer ve derecelerini?

Kendini ifade yoksunluğunu mu gidermeye çalışıyorsun, yoksa önemsenme mi?.. O zaman resminin altını doldur ki; duruşun dik ve derin olsun. Bir yüz fotoğrafı ile ne kadar derinden etkileyebilirsin ki?.. Çok mu ilginç bulunmak, merak edilmek ve onların zihinlerinde yer edinmek istiyorsun? Bu yaptığın şey ona yetmez ki? Hem çevreni hayat sahnesi ve kendini de sahnedeki oyuncu olarak gördükçe bu seni ruhen bütünlemeyecek ki?.. Bunların ikisinin de birleştiği yerdeki en yüksek samimiyetin birliğinde olmalısın.

Dünya zaten en yüksek mana'nın, bir hayalin en kaba vücut bulmuş hali, yani sahnesiyken; kendi yarattığın ufacık bir sahneden onları ne kadar etkileyebilirsin ki?.. Etkiyi doğrudan derin şekilde kendinden ver, diğer türlü çocukça duruyor. Altını doldur.

Sahneden inip, izleyenlerle oyuncunun buluştuğu ortak ve tek samimiyet noktasına geldiğinde, oyunların ne kadar komik olduğunu da anlayacaksın.


Ömer Dalman
ARZ

Neden hep 'Griler'?

Dikkat ederseniz en iyi araştırmacıların bile odak noktasında bize göre garip görüntülü olan uzaylı ırklar var. Çok az insan bizimle aynı estetik yapıda ve ulvi amaçlı ırklardan bahsediyor. Sürekli ağzı-burnu neredeyse olmayan, tek tip yaratıklar, onların göklerde sergiledikleri alışılmışın dışındaki hareketler, ışıklar, alıkonulan insanların çaresiz halleri... Bunları insanların gözlerinde büyüten ve dikkatlerini bu itici alana çeken araştırmacılar...

Sanki korku ve endişe verici olayların ilgi çekiciliğine sığınan primciler gibi davranıyorlar. Neden hiç, dünya insanlığına çeşitli kanallar aracılığıyla çok önemli ve pozitif bilgiler veren bizim üst modelimiz olan uzaylı ırklardan bahsetmiyorlar?.. Bahsettikleri uzaylı ırklar, genelde bellerini bu küreye bağlamış, ortak bir planın parçası ve varoluşun gizeminin çok küçük bir parçasını temsil ederken; bu araştırmacılar ya bu yetersiz büyüye kapılmış olmalılar, ya da bilerek onların amacına hizmet etmekteler...

Ayrıca ben bu durumdan; ne derece derin düşünürse düşünsün, çoğu insanın halen negatif ve ürkütücü olan enerjiler tarafından cezbedildiğini düşünüyorum.

Neyle sık ilgilendiğin de senin ruh seviyeni ve rengini belli eder.


Ömer Dalman
ARZ

22 Temmuz 2020 Çarşamba

Orion UFO Kadıköy Semineri 2019

Batuhan Gündüz'le Canlı Yayın



14.06.2020 günü akşam saat 21:00'da, Believe kanalının sahibi Batuhan Gündüz'le, aslında süresi yeterli olmayan çok keyifli bir söyleşi yaptık. 1 saatlik canlı yayını sizlerle paylaşıyorum.

Allah'a uy!

Eski büyük bilge dostlarımdan birinin lafı aklımdan hiç çıkmamıştır.

"Bilgeler ve Erenler, birbirini Allah'a daha yakın olmaktan dolayı' kıskanırlar.".

Ben bu içgüdüye karşıyım çok şükür. Çünkü Allah'la olan bir can, aslında o muhteşem etkiyi bütün etrafına da yayıyordur ve o insana yakın olan başka bir bilge buna sevinmeli... O'nun kucağında birbirinin güzel yüzlerine bakıp, birbirine endişesizce sarılabilmeliler. O zaman daha da layık olmaz mı o iki eren de Yüce Yaratan'a?..

Bir çocuğunu diğerinden daha çok sever misin? O zaman Allah'a uy...



Ömer Dalman
ARZ

Günlük Sohbetler | Salı Kafası



21.07.2020 tarihli sabahın köründe çektiğim bu sohbet videosunda büyük problemler oldu. AVS Editor'le editleyip, rendera bıraktığım her seferinde hata verdi ve program kapandı. Bugün yani 22.07.2020 günü bu sefer de aynı videoyu OpenShot isimli programla editledim en baştan. Bu sefer bazı bölümlerde ses bir saniye kadar kayık oldu. Gittim parça görüntüyü sese çevirip, görüntünün üzerine ayrıca montaj yaptım. Görünüşte sonuç iyiydi, ancak renderdan çıkınca sesler tüm video boyunca bir saniye kadar yine kaymıştı. Tam yayına aldım; içime sinmediğinden tekrar kaldırdım ve son bir operasyonla ses kaymasını gidererek, zafere ulaştım! :) Canlı Yayın denememe de çok az kaldı. Hele bir sinirlerim rahatlasın! İki gündür anam ağladı teknik sorunlardan. Vardır bunda da bir hayır tabii. Ne çektim ben bu sohbettimden, ne çektim!..

Tek Olan Gerçek

Herkesin bildiği ve söylediği kendine... Olacak olansa herkese...

O zaman ne oluyor?

Kimseye, hiç bir kabule ve katmana bağlı olmayan değişmez gerçek; Mutlak Gerçek! Biz ne yönde konuşursak konuşalım olan sadece olur. Kendi bakış açımız üzerinden savunduğumuz veya insanlara sunduğumuz anlatımlar sadece kendi sonsuz evrenimizin bireysel bilinç sınırları içindeki şartlardır. Bu anlamda anlatım çeşitliliğinin zaten sonu yoktur. Benzer bilinçleri çekeriz ve ortak evrenimizi büyütürüz. Teferruatlarda olmayıp da sık sık Hiçlikte kalmanın gereği de bundan dolayıdır.

Hiçlikte olabiliyorsan; varoluş uzayının tamamını Tek Olan Gerçeğin doldurmasına izin verirsin.


Ömer Dalman
ARZ

18 Temmuz 2020 Cumartesi

Topluma çok önemli Uyarı!



Bugün toplum hipnotize edilmiş ve benliğine nefret tohumları ekilmiş durumdadır. Hızlanan enerjilerse bir sonuca varmak üzere, insanlıkta bütünsel bir parçalanma, ayıklanma ve temizlenme yapmaktadır. Acil olarak temizlen, masumiyete, sevgiye ve kendine dön!

3 Günlük UFO Tatili!

Oh be... UFO videoları editlemeden geçen 2. gün! Kendime üç günlük UFO tatili verdim ve söz konusu yüksek uygarlığa da dilekçemi verdim   Dilekçe derken şaka yollu söyledim. Hiç bir şeye zorlanmamaktayım. Sadece aldığım ışığı ve hediye kabul ettim ve canım istediği zaman ona odaklanıyorum. En çok önem verdiğim kriter dostlukta, samimiyet, özgürlük ve çocuksuluktur. Müdahale bana kraldan bile gelse; reddederim.

Yarına kadar sorumsuz ve rahatım! deeeermişim! Ama onları sürekli özlüyor, içsel mesajlar gönderiyor ve yarını bekliyorum.

Bu arada çok önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum:

Karşımızdakiler her ne dereceden olursa olsunlar, kaç ışık yılı uzaktan geliyorlarsa gelsinler; zerrelerde ve nurda aramızda hiç bir fark yok. Üstünlermiş gözüyle bakan herkes aldatmaca bir büyüdedir. Hayran olmak derseniz; yaptıkları şeylere, hayata gösterdikleri duruşa ve teknolojilerine hayran olunabilir. Ancak bir karar mekanizması, otorite, eteklerine tutunulacak bir mürşit gibi bakanlar büyük kandırmaca içindedirler.

Kozmos bizzat karakterli ruhları sever; diğerlerini olsa olsa amaçları için kullanır.

Ömer Dalman
ARZ

16 Temmuz 2020 Perşembe

Günlük Sohbetler | Ciddi Mod



Sabah saatlerinde sizin üzerinizden rahatladım ve hüznümü dağıttım da haberiniz yok! :) Haydi şimdi rahatlama sırası sizde... Seviyorum sizi.

Bu bir mizah videosudur ve mizah çoğu zaman gerçek hayat içindeki öğelerden somut örnekler içerir! Arıza Adam özelde hiçbir kişiyi veya kurumu hedef almaz ve onları yıpratmak istemez! Arıza Adam; toplumu yanlış yöne ve sınırlı algıya sevk eden zararlı kişileri ve kavramları, mizah yoluyla eleştirme amaçlı yaratılmış bir mizah tiplemesidir! Arıza Adam; yürütmekte olduğu sert tarzla toplumun yanlış öğelerine ayna olmayı amaçlar! Bizzat kendisi; Allah'a, yani Yaratıcı'ya yüzde yüz inanan bir felsefeyle yaşamaktadır ve gönül gözü ile bakmaya inanır. Toplumdaki iyiyi de, kötüyü de doğal kabul eder. Bireyin iyisini de, kötüsünü de doğal kabul eder!

Şahdamar



Güzel söz ve müzikleri içimize almak ve bu güzel besinlerden faydamızı sağlarken, nötrlenmek ve rahatlamak ne güzel...

15 Temmuz 2020 Çarşamba

Bunları itiraf edin

Bilenler bilir; aslında aydınlanma ve spiritüalizm konularıyla ilgilenip de, buna rağmen bakışını sadece stratosfer altında sınırlayan insanlar ne yazık ki yalandalar... Bilerek yapsınlar veya yapmasınlar; sonsuz kozmosu sürekli göz ardı etmeleri tam bir sınırlı farkındalık halidir.

Yalandalar deyişim şöyle ki: Örneğin çok lüks, sekiz odalı, üç banyolu ve üç ayrı konseptte salonu olan bir evin var. Bu saydığım mekanların hepsinin tadını çıkartıyorsun. Yemeğini yiyorsun, televizyonunu salonlarından birinde izliyorsun. Diğer salonda misafirlerinle eğleniyorsun. Hele o mutfak yok mu o mutfak! Gününün büyük bölümü orada, birbirinden lezzetli yemekler hazırlamakla geçiyor. Çünkü orası senin ve ailenin midesini doldurmasına aracı olan mekan...

Fakat tam da çatı arasında kocaman büyük bir hobi odan daha var ve oraya yıllardır çıkmıyorsun?.. O evi alırken çatı arası için ne hayaller kurmuştun, ancak zaman ilerledikçe alt kattaki lüks yaşantı mekanlarına öyle bir kaptırmışsın ki kendini, artık o hobi odasına zahmet edip de çıkmak aklına bile gelmiyor.

İşte, demek istediğim şey tam da bu!.. Zamanımızda oldukça yayılmış olan aydınlanma yöntemlerinin aslında derinleştirilirse varlığa büyük mucizeler kazandıracak uygulama alanları olmalarına rağmen; çoğu insan bu derinlikleri merak edip, ötelerin de ötesine geçmeyi göz ardı ediyor. Ya korkuyor, ya entellektüel bakışa yakıştıramıyor, ya da işin bu en önemli bölümünü beceremiyor. Odaklanma alanını stratosfer altı katmanlardan yukarı doğru, bilinmeyene doğru bir türlü çevirmiyor?.. Bu yüzden yalandalar, kandırmadalar ve kandırılmadalar...

Tamam; dünyanı da iyileştirip güzelleştirmek ilk aşamanın en güzel uğraşıdır, ancak sen neden sadece o katmanda kalmakta israr ediyorsun?.. Bunu lütfen iyi düşünün.

Sonsuz Bilinçteki bir varlık olarak kabul edilen insan, sadece bu seviyede mi iyileşmeli ve farkındalığını artırmalı?.. Peki ne oldu senin içinde barındırdığını konuşmalarında sürekli tariflediğin o 'gizemlere, bilinmeyenlere'?.. Ne oldu bire bir iç içe ve bütün olduğunu savunduğun Sonsuz Kozmosa?.. Bunlar yalan mıydı peki?.. Ya da acaba; "Buradayken burada yaşayan insan olarak iyi ol ve aydınlan. Fazla kurcalama; zaten ölünce sonsuzluğa da kavuşacaksın." diyerek olaya bakanlardan mısın?

Neden kozmosu merak etmiyorsun?

Neden bilinmeyene yönelmiyorsun?

Neden bir çok insan kardeşinin belgelediği uzaylı araçlarını merak etmiyorsun, hatta gereksiz ve yok sayıyorsun?

Neden yükseltici kanal bilgilerini hiç okumuyorsun? Egondan dolayı mı?..

Hani sonsuzdun? Hani her şey sendin?

E o zaman hani?.. Neden sonsuz olasılıkların çok büyük bölümüne gözlerini kapatıyorsun?

Korkuyor musun, beceriksiz misin, yoksa yalanda mısın?

Gerçekten aydınlandığından emin misin?

Bunları kendinize itiraf edin ve cevaplayın. Başkaları duymasa da olur.


Ömer Dalman
ARZ

Saplanmışlar kalmışlar

Çıldırmışlar
çürümüşler
aptallaşmışlar
iki-üç kurgu değere
kör gözle bağlanmışlar
'çözdük' sanmışlar
nesil nesil yanılmışlar.

Sevmişler
aşkı bulmuşlar
sevişmişler
acıkmışlar
sadece
sadece bedenen doymuşlar
sığ olmuşlar
inanmamışlar
korkmuşlar
yalanlamışlar
istememişler
uzaklaşmışlar
saplanmışlar
kalmışlar...


Ömer Dalman
ARZ

Bir garip Sıkıntı

Hani bilmediğin, nereden geldiğini bulamadığın bir sinir, stres vardır ya bazen üzerinde... Çok ağır bir iş günü de geçirmemişsindir. Tersine keyif için internette güzel güzel şeylerle uğraşmışsındır.

İşte tam da akşamın bastığı o saatlerde yemek öncesi son bir nescafe, iki sigara eşliğinde yüksek sesle Michael Jackson dinleyip rahatlama güdüsü doğar içinde... Açarsın bir hit şarkısını, sese de alabildiğine yüklenirsin. Fakat o da ne? Normalde bilgisayarının sesini yarısına kadar açtığında bile odanın duvarları inler; bu sefer sesi sona kadar yaklaştırmışsındır, ama sanki yeterli değildir?!.. "Bilgisayara bir şey mi oldu ya da hoparlörlerde arıza mı var acaba?" dersin.

Sonra komşudan kibarca kapıya ufak bir rica gelir şikayet mahiyetinde.

Anlarsın ki problem sendedir. O içinde birikmiş, temelini bilmediğin sıkıntı öyle bir basınç yapmıştır ki ruhuna, kulaklarında problem var bile zannedersin. Artık sesi daha fazla açamayacağın için de; tekrar umudu, sakinliği ve mantığı yakalamaya karar vermekten başka çaren yoktur ve de öyle yaparsın.

Bu arada size bir şey söyleyeyim mi?

Şu an aynı durumdayım ve yazımı bitirdikten sonra, sesi makul miktarda kısarak kahvemi ve sigaramı bitirip, salona eşimin yanına gideceğim.


Ömer Dalman
ARZ

14 Temmuz 2020 Salı

Görmezler

Her şeyi görmek isterler inanmak için.

Kendi içlerindeki sonsuzluğa bir kere olsun teslim olup, oradan açılan pencereden tüm gerçekleri hemen görmeseler bile onların kokusunu çekmeyi hiç düşünmezler. Görmenin, koklamanın ve duymanın ötesinde 'düşünce'nin olduğunu önemsemezler. Çünkü çoğu bilmeden dahil oldukları sistemin düşük titreşim ve yaşam stilini sorgusuz benimsediler.

Görmenin de bir zamanı olduğunu düşünmezler. İnsanlık olarak ortak bilinç titreşim seviyesi yeterli noktaya gelmediği halde, kendilerinde her şeyi bilmeye hak görürler. Bunun yanında bir de, ihtişamla dolu kozmosa ve bilinmeyenlere dalgacı ve eleştirel gözle bakarlar!? Acaba ileri seviye zekaların şu an kendilerine ne gözle baktıklarından haberleri var mı?..

Sonsuz Varoluşun onlara ne borcu var ki; bütün bu ilkel düşük titreşimlerine rağmen özveride bulunup, onlara bütün ihtişamıyla kendini belli etsin?.. Hala derin düşünenlerle ve kozmosdaki yaşam belirtileriyle, inanmadıkları için dalga geçen bir insanlıkken, mucizeleri hayatlarına dahil etmeleri nasıl mümkün olsun?..

Her şeyi görmek isterler inanmak için. Ancak sözüm ona çok yoğun hayatlarında, günde yarım saat ayırıp da kendi içlerini görmezler.


Ömer Dalman
ARZ

13 Temmuz 2020 Pazartesi

Doğru İyileştiriciyi seçmek

Ortalık artık çok fazla İyileştirici olduğunu söyleyen insanlarla dolu.

Bunların bazıları gerçekten gönülden iyileştirici ve dürüst. Bazılarıysa bu olaya tamamen bir iş gibi bakıyor ve kendini marka haline getiriyor. İyileştirmeyi gönülden ve samimi şekilde icra edenlerin tabii ki kendilerini bir marka haline getirmesinde yanlışlık yok, ancak böyle birinin insana yakın, samimi ve gönülden yardımcı olup olmadığını anlamanız, onlarla bire bir iletişiminiz gerektiğinde ortaya çıkar.

Bir İyileştiriciye başvururken, çok samimi ve yardım isteyen saf bir insan duruşu sergilediğinizde, karşı tarafın size karşı sergileyeceği tavır çok önemlidir. Bir sebeple size bazı detayları iletmiyorsa, bazı sorularınızı üzeri kapalı geçiyorsa, yakınlığınızdan rahatsız oluyorsa ve sürekli bir adım geri duruyorsa mutlaka ortada bir kurnazlık vardır. Tabii ki bir İyileştirici maddi anlamda hakkını almalıdır, ancak onda içten içe bir ketumluk ve samimiyetsizlik sezerseniz; o kişi ya uğraştığı işe derinlemesine hakim değildir ve kendi gerçek yüzünü sizden saklıyordur, ya da dünyevi çıkarları doğrultusunda tıpkı sığ düşünen bir iş adamı gibi kar-zarar hesabı içindedir. Halbuki iyileştirme gibi doğrudan insanı konu alan bir alanda samimiyet, açıklık ve dürüstlük temel esaslar değil midir?

Bir iyileştirici, onunla bir nedenle iletişime girdiğinizde sizin kafanızda bu soruların oluşmasına neden oluyorsa lütfen ona güvenmeyin ve Yaratan'a, karşınıza doğru zamanda doğru insanı çıkartması talebinde bulunun. Sahtecilik ve doğruculuk her alanda kendini gösteren iki zıt değerdir.


Ömer Dalman
ARZ

Kendine karşı Dürüst ol

Ne kadar samimisin?

Ne kadar dürüstsün?..

Kurnaz, kötü, çıkarcı ve hırsızsan; Şeytan'a karşı ne kadar samimi ve dürüstsün? Adını koydun mu varlığının? Varoluş amacın, duruşunu kendine itiraf etmenle örtüşüyor mu?.. İnsanları kandırıp, onlara karşı kötü niyet beslerken, bunu en üstte ne için yapıyorsun? Kontrol sende olmadan, ufak tefek dünyevi mal mülk için mi yapıyorsun, yoksa adını koyduğun varoluşunun kesinleşmiş prensiplerine uygun şekilde, yani gerçekten 'Kötü' olarak mı yapıyorsun?.. Şeytan'ın sadece aptal bir kuklası mısın, yoksa onun bilinçli bir askeri mi?..

Ne kadar samimisin?

Ne kadar dürüstsün?..

İyi huylu, iyi kalpli insanlara ve hayvanlara yardım etmeyi seven biri misin?.. Bunları yaparken en üstte sebebin ne?.. Bunları, kendi varlık tanımını yaparak, yani adını koyarak mı yapıyorsun, ya da sadece içinden öyle geldiği için, yani hamurun iyi olduğu için mi yapıyorsun?.. Kendi varlık tanımını kapsamlıca, dürüst ve samimi şekilde hiç yaptın mı?.. İyi huylu olman ve iyi faaliyetlerde bulunman sadece genlerinden, kişilik özelliklerinden ve burcundan mı kaynaklı, yoksa gerçekten kendi bilinçli seçiminden mi kaynaklı? Yaratan'ın Cemali'nin, kendinin farkında olmayan otomatik bir kolu musun, yoksa Bilinçli bir Melek mi?..

Artık neyi ne için yapıyorsan, bunun adını koyup, kendine karşı dürüst olacak mısın yoksa Kötüysen Kötünün, iyiysen İyinin sadece rüzgarların etkisinde süzülen ve rotası kendi ellerinde olmayan bir maşası olmaya devam mı edeceksin?

Seçimlerini bilinçle yap ve kendine karşı dürüst ol. Anlam derinliği olmadan üst üste dizilmiş iyilikler de, kötülükler de isimsiz kalır ve seni geliştirmez. Sergilediğin duruşu içselleştir ve onu derinlemesine yaşa.


Ömer Dalman
ARZ

Şanslıyım

Şanslıyım; hayatımın tam da şimdisinde her daim kendimde ol'duğum için.

Şanslıyım; Yaratan'a doğrudan bağlı ol'duğum için.

Şanslıyım, hem de çok! Hayatımı adadığım, hayatını adayan bir eşle olduğum için.

Şanslıyım; hayallerimi ve gerçeklerimi süsleyen tohumum, prenses bir kızım olduğu için.

Doğayla söyleşip, Göklerle şifalandığım için...

Yalnız olmadığımızı görüp, bildiğim için...

Şanslıyım; yalanlardan demir alıp, Tek Gerçek'le günlerimi yoğurduğum için.

Çocukla çocuk, yaşlıyla yaşlı olabildiğim için...

Şanslıyım; her daim ol'duğum için.


Ömer Dalman
ARZ

Aldığım Müjdeyi

Anlamayacaksın
duymayacaksın Göklerden aldığım müjdeyi
eriyip bitmedikçe alemlerde
vermedikçe elini hiçliğe
görmeyecek, bilmeyecek
inkar edeceksin
tutsaksan gerçeklere
gerçek dediklerine...

Anlamayacaksın
bilmeyeceksin
gitmeyeceksin hiç bir yere
çürürken topyekun
gömülüyken idealler toprağa
sayacaksın saatleri
avunmalarda yalan vaadler
ve sen
tıpkı olmanı istedikleri...

Dönmedikçe tersine
gömmedikçe kabulleri yerin dibine
vazgeçmedikçe kendinden

anlamayacaksın
bilmeyeceksin
Göklerden aldığım müjdeyi.


Ömer Dalman
ARZ

Haklı Şamar

Yiğince şamarı bir anda
sessizleşir, hafif kızarar suratı
anlar ya suçlu olduğunu insan
zorunlu bir durulmadır
tam da lazımdır o an...

Fazla kurcalamaktan belki bazen
izin vermemekten karşındakine
açıklamalarla kesmekten önünü
gelir haklı şamar.

Yoktur yapacak bir şey
keser sesini oturursun yerine
bir rahatlama
tatil etme sınırsız gücünü
bilir misin
lazımdır bazen?

Benzemez kaf dağının tepesinden bakmaya
yediğinde o tokadı öğretmenden
çaresiz bir sinip rahatlayış
utançla süslenmiş, sessiz...
güm diye düşersin aşağıya
alamazsın göze fırlayıp tekrar çıkmayı
dedim ya
kesersin sesini
uslu çocuk olursun bir süre.

Zorunlu bir durulmadır
tam da lazımdır o an
gelir haklı şamar...


Ömer Dalman
ARZ

12 Temmuz 2020 Pazar

Kavuşma Zamanı!

Sizi kaskatı geçirimsiz bir çelik yapan, sizi kendinizden alıkoyan mevcut enerji sisteminin inanılmaz bir hızla değiştirildiğini biliyor musunuz?

Eski stil yaşamınızın üzerine yapışmış sığ amaçların sizi şimdiden sonra ayakta tutamayacağını biliyor musunuz?

Ve ona tutunmaya çalıştıkça yeni olana direndikçe eriyeceğinizi biliyor musunuz? Bir türlü tam bulamadığınız mutluluğun git gide avuçlarınızın içinden daha da uzaklaşacağını biliyor musunuz?

Masal ve safsata dediğiniz, elinizin tersiyle iterek yıllarca başınızı kumun altına gömerek görmezden geldiğiniz sonsuz gerçekliğin şu an dört bir yanınızı fethettiğini biliyor musunuz?

Devam etmek için acil olarak metamorfoza samimiyetle girerek, saflaşmanızdan başka çareniz olmadığını biliyor musunuz?..

Bu olanın bir tehdit değil, tersine büyük ve muhteşem bir hediye olduğunu biliyor musunuz?

Öyleyse ne duruyorsunuz?! Hemen şimdi, burada dönün içinize ve o sonsuz güçteki, yetenekli çocukla buluşun, kucaklaşın, öpüşün! Onu o kadar çok özlediniz ki... Bu yüzden kendinize hayat boyu hesap sorarcasına mutsuzluğu deneyimlediniz ve sadece kendinizi avuttunuz.

Haydi! Şimdi kavuşma zamanı!


Ömer Dalman
ARZ

11 Temmuz 2020 Cumartesi

Pazar Sohbeti Motivasyon!

Bütünse Benlikte

Yetmez perdeler
yetmez duvarlar
hatta göz kapakları
gölgelemeye.

Gerek yok pencereye!
kim dedi
bir tek 'göz görür' diye?..

Yetmez kabuller
yapışkanlar, genler
çağlayanı kesmeye
sular doğmuşsa gönülde!

Yetmez gafiller
yetmez cahiller
yetmez barbarlar
özgürlüğü bitirmeye
bütünse kul benlikte...


Ömer Dalman
ARZ

İbret!!!

image host

Şimdi anlıyor musunuz neden bizim genlerimizde negatiflik, yerme ve kötülükten hoşlanma yer etmiş dememi? Bakın bu videom 2 günde 6.595 hit aldı, ancak beğenmeyenler beğenenlerin kaç katı fazla! 

Anlıyor musunuz?.. Negatiften yermekten ve kötülemekten hoşlanan bir halkımız var. Bu fikrimde doğru muyum?

Ben böyle hayatın!!! Protest Şarkı



Afak Algan katkılarıyla Söz-müzik: Ömer Dalman, Mahmut Orhan Devecel Elektro Gitar: Gültekin Kaçar Bas Gitar: Süha Duran Mix-Mastering: Süha Duran Klip: Onur Ertuş & Batuhan Gündüz

Yeni kanalıma hepinizi beklerim: www.youtube.com/c/MrArizaAdam

Gripin - Vazgeçtim Ben Bugün



Güzel günler gelir  Ben görür müyüm, bilemem  Su yolunu bulur  Ben bulur muyum, bilemem  Bazen sevdim, bazen sevildim  Uzadı burnum, sivrildi dilim  Kırdıysam sizleri özür dilerim  Artık helalleşelim  Ölümüne yaşadım hayatımı  Geçti üstümden  Vazgeçtim ben bugün  Vazgeçtim bu dünyadan  Vazgeçtiğim ne var ne yoksa hepsi sizin olsun  Vazgeçtim övülmekten Vazgeçtim sövülmekten  Vazgeçtiğim ne var ne yoksa hepsi sizin olsun  Mermere kazınmış adım  Ben okur muyum bilemem  Üzerimde beyaz bir gül  Ben koklar mıyım, bilemem  Ölümüne yaşadım hayatımı  Geçti üstümden  Vazgeçtim ben bugün  Vazgeçtim bu dünyadan  Vazgeçtiğim ne var ne yoksa hepsi sizin olsun  Vazgeçtim övülmekten  Vazgeçtim sövülmekten  Vazgeçtiğim ne var ne yoksa hepsi sizin olsun Bunlar da ilginizi çekebilir: -Gripin - Baba Mesleği: https://youtu.be/X456wC7s1KI -Gripin - Beni Boş Yere Yorma: https://youtu.be/nLzAGEmxGe4 -Gripin - Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar: https://youtu.be/Q8d0SXOPbyo https://www.facebook.com/gripin https://twitter.com/gripinonline https://www.instagram.com/gripinonline

İyilikle ölçün

image host

Sosyal Medya Kayıt Melekleri

image host

Yaratan'dan

Hüzün tabandan
hüzün tavandan
benlikten belki
Yaratan'dan...

Çektim içime bir anda
yıldızlarla olsam da
farketmez ki
gece siyah
çekeceksin içine
hüzün Yaratan'dan...


Ömer Dalman
ARZ

10 Temmuz 2020 Cuma

Eksik değil hiç bir şey

Eksik değil hiç bir şey
ötelerdeyiz seninle
bazen dert etsen de
aşk, sevgi, sonsuz bütünlük
koyuldu niyet en baştan
eksik değil hiç bir şey.

İki değerli taş
iki farklı derenin suyu
biri yeşil, diğeri kırmızı iki elma...
Aynı tabakta buluşuyoruz ya?
etme dert, etme hüzün
koyuldu niyet en baştan
eksik değil hiç bir şey.

Yukarıda birbirine sarılmış iki el
aşağıya inince farklı renk iki taş
etme hüzün, etme telaş
sahip olduğumuz tek şey Aşk

koyuldu niyet en baştan
eksik değil hiç bir şey.


Ömer Dalman
ARZ

Bulutlar ve Gökyüzü | İzmir'de UFO'lar



Tarih: 10.07.2020 Yer: İzmir-Bornova Bu videoda gelişigüzel şekilde içimden gelerek yaptığım çekimde bir adet UFO cismîni metalik haliyle izleyeceksiniz. Bu görüntüye hemen ulaşmak için videonun 00:55 'inci saniyesine tıklamanız yeterlidir. Bu araçlar bazen kameralara görüntü sağlayıp, bazense görüntü sağlamamaktadırlar. Videonun ilk yarısında materyalize olmayan, ancak gökyüzünde algılanabilir anomalilere neden olan UFO'ları izleyerek, algı egzersizi yapacaksınız. Gökyüzünde büyük onarım ve faaliyetler var ve yalnız değiliz. UFO'lar her yerde...

Çoğu yine Gafil

Ne yaparsan yap çoğu yine gafil, çoğu yine bilinçsiz... Köy köy dolaşsan da, meydanlarda bağırsan da, kalbini, beynini çıkartıp elinde sunsan da çoğu yine gafil...

Zaten bu hep böyle olmadı mı tarihin çeşitli devrelerinde de? Yazmadı mı Kuranı Kerim olanları, helakları?.. Bakma şimdi sosyal medyada en ulvi, en aydınlık, en bilinçli sözler havalarda uçuşuyor. Ama ne kadarı içten ve gerçek? Klavyesi olan herkes az ittirirse yazar veya şair olabilir elbet, ancak yazılanları çizilenleri içselleştiren sence kaç kişi?.. Bunun oranını, sosyal medyada filozofluk rüzgarları estiren onca insanın, diğerlerine gösterdiği katılımcılık ve samimiyet miktarından anlaman o kadar kolay ki...

Genelde hepsi kendi çiftliğini büyütüyor ve ne komşu bir çiftliğe akşam yemeğine gidiyor, ne de başkalarını kendi çiftliğine davet ediyor. Halbuki okudukları, öğrendikleri ve egzersizlerini yaptıkları onca düşünce modeli onlarda Birlik Bilincini de yaratmalıydı, değil mi?..

Kuran uyardı, diğer kutsal kitaplar uyardı. Ozanlar uyardı, evliyalar uyardı. Adı bile olmayan elçiler uyardı. Filmler uyardı, diziler uyardı; ama aslında hiç işe yaramadı. Çünkü, ne yaparsan yap çoğu yine gafil, çoğu yine bilinçsiz... Kimse davet etmiyor kendi çiftliğine kimseyi ve gitmiyor misafirliğe komşu çiftliğe. Samimi ve dürüst değilsen; yaptığın filozofluğun sıradan sosyal medya geyiklerinden bir farkı kalmaz. Zaten her şeyi geyik olarak ele alan, sözüm ona moralle yaşamaya avunarak sığınan geyikçileri saymıyorum bile. Onlar gerçekte yok ki?..

Düşüncende başlar ihmaller, göz ardı etmeler ve paylaşımsızlıklar. Hayatına geçer hepsi sonra ve toplumun geneli birlikten bihaber sürüler gibi yaşar.

Ne yaparsan yap çoğu yine gafil, çoğu yine bilinçsiz...


Ömer Dalman
ARZ

Şehitler

Şehitler kutsaldır ve onlara halk çok şey borçlu... Onları her zaman minnetle anmalı insanlar, ancak daha çok şehit vermemek için de her şeyi tedbirle, prosedürüne göre yapmalı... Onlar cennete gidiyor elbet, ancak aileleri özlüyor ve ağıtlar yakıyor.

Daha az şehit için, daha çok dikkat ve prosedürlü yaşam... Yuvalara ateş düşmesin.

Ömer Dalman
ARZ

Pek de umrumda!

Hüzün bastı mı sevdiğimden
erken gidesim gelir cennete
adına kim her ne derse
pek de umrumda!..

Hüzün bastı mı beni derinden
karışasım gelir Uzay Çiçeklerine
galaksi galaksi uzaklaşasım
ne olmuş dünyaya bakmaksızın
keyfim olmadıktan sonra
pek de umrumda!..

Derim ki sonra hüzün de lazım
hayat geçer mi kahkaha püskürmekle?
Sığdıramaz yine de insan
isli hüzün ateşi gönlüne
isyan eder her zerre zerre.

Derler ki sakin ol
al derin bir nefes...
keyfim olmadıktan sonra
pek de umrumda!..


Ömer Dalman
ARZ

Gerisi size ait

Gören Her Can Kul'un musluğunun kısılma, suyunun kesilme süresi var. Çünkü bir yandan Gören Can'lar kendi yüce kaderlerini sonuç çizgiye oturtmakla da sorumlu... Çağlarken bilgiler, açıkken kapılar ve rüzgar dışarı doğru eserken; sakınmadan çığırırlar, iletirler bilgiyi, ışığı.

Ancak suyun kesilme süresi var. Sonuna kadar anlatmak, sonuna kadar hatırlatmak Canların görevi değil. Vermek ve hatırlatmak o cicim zamanında onların da neşesi, motivasyonu... Ancak duyulmadıkça ses, yönelmedikçe gönüller o Tek Çağrı'ya; Canlar bırakır peşinizi. Kendinize teslim eder kendinizi.

Aracı olmak, hatırlatmak; musluğun vanası yukarıdan kapatılana kadar. Gerisi size ait...


Ömer Dalman
ARZ

Sen olacaksın inan!

Sürecek mi zannedersin
aynı tas, aynı hamam?
Safsatı mı zannedersin
anlamadığın tüm bu olan?..

Lütfen!
Ben olayım meçzup
ben olayım kırık, çatlak!
Ver elini şu gönüle, biraz güven
kazanan sen olacaksın inan!..

Yetecek mi zannedersin
bağlandığın evin, araban
güvendiğin bankalardaki paran?
Masal dediklerin geldi çattı
kaldır bir kere başını göklere
bir ihtimal kurtulacaksın inan!

Görmüyorum yeterli can
uykudan adam gibi uyanan
Lütfen!
Son Ses'e kalma, geç olur!
dinle bir kere şu meçzubu
kazanan sen olacaksın inan!..


Ömer Dalman
ARZ

9 Temmuz 2020 Perşembe

Köprü var mı?

Büyüyorsun
çoktan büyüdün hatta
hızlı oldu
hüzün var biraz bende
dahası da var
devinim sürekli
uymak mecburi...

Kontroldesin
keşiflerde
yorumlarda
düşünmede...
pek söylemiyorsun
merak ediyorum
arada köprü var mı?

değilim ki kafanın içinde
anlatman lazım
tanımlaman kendini
yeni halini.

Özlüyorum
bazen minik seni.
ciddi duruyorsun.
Babik, hala Babik mi
ciddiyetine rağmen
yanaklarımı sıkıyor musun?
arada köprü var mı?

Büyüdün bir miktar
özlüyorum eskilerini
Babik derdin sık sık...

Kalmadı yaşım
kalmadı yasım
çözüldüm çoktan
hiç oldum
el vermek istiyorum
ve dahası var.

arada köprü var mı?


Ömer Dalman
ARZ

Adam avuda kalktı bakın ne oldu!??



Konuyu size en baştan söylemeyeceğim, ama çok değerli ve özel bir an bence bu. Adnan Kapan'a, bu anısını benimle paylaştığı için çok teşekkür ederim. :) Bir insan avuda kalktığı sırada, ne olduğundan haberi olmadan arkasında göklerde bir UFO geçerse!?? :) Dikkat et Adnan Kapan; sen de izleniyorsun! :) Adnan Kapan'ın bu çok güzel ve değerli anını kanalımda yorumladım. Yalnız telefonumun hasarlı olmasından dolayı ne yazık ki kişileri şaşırıp, onu Malik Elataş çekmiş gibi anlattım! Yine rezalet ettik :)

Hatırlatma gelirse?..

Gerçekler yıllardır size fısıldandı, fısıldandı, fısıldandı. Artık feryat figan kulaklarınızı sağır edercesine kendini bağırıyor ve sizi çağırıyor! Hala duyan yok mu?!..

Buna rağmen yine duyulmazsa; ya daha şiddetli bir yöntemle size kendini belli ederse ve o zaman artık çok geç olursa?..

Daha değerli olan neye tutunuyorsunuz da; bu kadar kulaklarınızı kapatıyorsunuz? Tutunduğunuz ufak tefek şeylerin değeri ne kadar fazla sizin için?.. Ya da tüm büyük tek gerçek karşısında o şeylerle birlikte şansınız var mı?..

Neden kulaklarınız tıkalı?!

Ya feryatlar da kesilir de; hiç hayal bile edemediğiniz başka bir hatırlatma gelirse?..


Ömer Dalman
ARZ

8 Temmuz 2020 Çarşamba

Yokluğu yaşayacaklar

Yalanın arlanmaz ve arsız olduğu, kananlarınsa en aptal olduğu dönemdeyiz. Hani yalan büyük olunca inanması kolay olurmuş ya; hüsran da öyle büyük olacak ki, cehennemde yandıklarını bile anlayamayacaklar. Ateşin bile tadına varamayacaklar. Onlar bildiğin yokluğu yaşayacaklar.

Ömer Dalman
ARZ

Yapma!

Utanma!

Eksik yaptıklarını gördüğünde, sanki yaptıkları her şey doğruymuş gibi, yalandan alkışlayıp eksik olana destek verme! Destek verme ki; ona kötülük yapma.

Kendine karşı da, onlara karşı da dürüst ol ki; perdelerin kalksın, kapalı kalmasın.

Utanma!

Bir kere olsun yak yalanları!

Yalana hizmet eden alkışlarını da yak gerekiyorsa... Eksik aydınlanma kimi yükseltmiş ki? Yapma!.. Uyma...

Yönelişinin dünya ile sınırlı kalmasına aracı olan hiç kimseyi onaylama! Hikayenin bu kadar basit olmadığını özün biliyor. Bu yüzden ona asla rol yapma!. Sana öyle katalizörler ve çözülmesi zor bir karma gönderir ki; yüzyıllar boyu altından kalkamazsın.

Bu yüzden yapma! Salağa yatıp, eksik olanı, sırf saygınlığını artıracaksın diye alkışlama.

Sen kazanırsın veya olana razı olursun.


Ömer Dalman
ARZ

Derinliksiz Sığ Aydınlanma

Bir de aydınlanmacı olup da; kozmosa gözlerini kapatmış olan dünyevi bayraktarlar var...

"Her şeyin, bütün enerjilerin ve gücün sahibi biziz. Biz Tanrı'yız." diyenler... "Dünyanın pozitife doğru yükselmesi ve gerçek bir kurtuluşun yaşanması hiç bir yerden gelecek bir yardım veya müdahaleyle olamaz. Bunu ancak biz bizzat yapabiliriz." diyenler... "Ben düşündüm, ben yaptım." dediğiniz kaç şeyde varlığından bile haberiniz olmadığı sihirli dokunuşların olduğu bilgisini de hiç okumadınız mı? Peki ya melekleri, İlahi Plan Görevlilerini?.. Dünya denen bu kürenin, galaksinin ve hatta samanyolunun da üzerinde büyük güçlere sahip olan ulvi uygarlıkları?.. Ya Yüce Yaratan'ı?..

Gerçekten bunları hiç mi okumadınız, yoksa dünyevi insan egonuzdan dolayı bütün bunları veya bu ihtimalleri göz ardı mı ediyorsunuz?..

Haydi bakalım; madem bütün güç ve kadere hakimiyet sizde, kurtarın şu dünyayı şu an içinde bulunduğu negatif durumlardan!?.. Manyetik alandaki oynamaları, eksendeki kaymayı siz onarın bakalım! Hiç bir şeyi sizden ötede bir güce ucundan da olsa bağlamıyorsunuz ya?.. E haydi, halledin artık lütfen şu sorunları!?..

Yemedi mi?..

Varoluşun sonsuzluğu içinde sizce hiç bir sistem, nizam, düzen ve söz sahibi olan bir hiyerarşi yok mu yani? Eee? Nasıl halledeceğiz şimdi biz bunca sorunu?..

Ya şu an bile, hatta her saniye göklerde insanlığa yardım etmek için kimilerimizin açıkça her daim algıladığı yardımcı uygarlıkların araçları fink atıyorsa?.. Bu gerçekleri sen görmüyorsun diye ittin mi bütün olasılıkları ellerinin tersiyle yani?.. Kendine yakıştıramadın da; ondan mı ipsiz sapsız stratosfer altı bilgecikler gibi davranıyorsun?..

E haydi büyütsene hedefini biraz kürenin dış katmanlarına doğru!? Sen Tanrı'ydın ya?.. Bütün güç sendeydi hani? Öyle oturup, yiğip yutabilecek olanlara sürekli bilge bilge laflar sallamakla olmaz ki? Kalk biraz ayağa, sahalarda görelim sizleri!? Kandırma bizi şimdi, yemezler! Stratosfer altı bilinçte kalıp, insanlara sadece üzeri ardı arkası kapalı yüzeysel yaşamı kaliteleştirme öğretileri vere vere boyun arşa mı varacak? Böyle mi kurtaracaksınız bu sorunlarla dolu küreyi?..

Hem aydınlanmacısın, öğreticisin; hem de koskoca kozmosu hiç merak bile etmiyorsun?..

Yeme bizi!..


Ömer Dalman
ARZ

7 Temmuz 2020 Salı

Hayrettin Show Anısı

image host image host image host image host image host image host image host

Fosillere Özel 'Z' Kuşağı Anlatımı

"Sadece bir harftir, bir nevi genç nesil kitlesi... Kendilerince geyik takılıyorlar işte." deyip geçme. Z Kuşağı fena özgürdür, sorgulayan bir nesildir, analizcidir ve interneti hatim indirmiştir. Ona anlamazsan o, kendisini senin anlamadığını anlar ve üzerini çizer.

Z Kuşağı sakattır! Sevdi mi tam sever; s...ti mi de tam s...ker! :)

Kuşakların her türüyle çok iç içe olan ve anlayışında yaş kavramı olmayan biri olarak; fosillerle gençler arasındaki bir köprüyüm ve fosilleri uyarmak isterim.

Bu kuşak zorlamaya, dayatmaya, safsataya gelmez. Ve farkında mısınız; artık fosillerin yaşları geçiyor. Bu yetmezmiş gibi bir yandan da dünya düzeni değişiyor. Eliniz ayağınız tutmadığında,  işlerinizi onlara teslim etme zamanınız geldiğinde ne yapacaksınız? Onlara düzgün bir hayat sağlamadan, onların arayışlarını, özgürlüklerini, bilimi, ilimi ve dalga geçme özelliklerini garanti altına almadan; bu teslimatı nasıl yapacaksınız?

"Gerek yok; ben işlerin devamını sağlarım." deyip de geçme! Yaşınız geçiyor lan yaşınız! Mecbursunuz!..  O ya da bu şekilde, ağır aksak da olsa devam eden hayatın, asgari şu anki haliyle devam edebilmesi için Z Kuşağını acilen dikkate almalısınız!..

Parolanız şu olsun:

Z Kuşağı adamı sevdi mi tam sever; s...ti mi de tam s...ker! :)


Ömer Dalman
ARZ

Yalan

"Yalan ne kadar büyük olursa; inanması o kadar kolay olur." derler.

Evet... Uzunca bir zaman alır da yürür o gerçek sanılan safsata. Ama patladı mı da büyük patlar!.. Ve o kolayca inanmış olan şapşallar, sonradan nasıl da zombiler haline gelirler!.. Yedikleri içtikleri, savundukları, uğrunda kıt nefes, kan ter içinde koştukları, kendilerini hiçe saydıkları o bomboş safsatanın bir hiç uğruna yapıldığını öğrenmenin sonrasını kolay mı olur sandın?..

Defalarca ölüp dirilsen de, zerrelerini tek tek temizlesen de, tövbeler etsen de; o yıllara geri dönemezsin. Artık tarihte kaybolmuş koca bir hayatla yaşayan ölüsün...

Peki bu yükle nasıl yaşayacaksın?..


Ömer Dalman
ARZ

Senarist

Kapıdan bir adım dışarı atmadan, ayakabılarını giymeden, o şık paltonu üzerine geçirmeden görüş benimle...

Yok gerek bir sürü hazırlığa, saçını taramaya, parfümünü sıkmaya...

Adımını attığın an dışarıya, her ne kadar 'bu benim!' desen de; rollerdesin... Evde görüş benimle tam kendin olarak. Sığınmadan dışarıya, katman katman gizlenmeden kendinden...

Onlar için, onlara daha iyi görünmek için giyiniyorsun, süsleniyorsun, takıp, takıştırıyorsun. Toparlasın diye yakalarını kravat takıyorsun. Vatkalı omuzlar aslında olmayan omuzlarını daha geniş göstersin diye... Yapma! Benden ve kendinden kaçma...

Saklanıyorsun...

Karınlayken, kocanlayken giyinip, hazırlanıp mı sohbetliyorsun? Ondan mı saklanıyor musun?.. Kaç kişiye tam olarak kendinle gidiyorsun?

Kapıdan bir adım dışarı atmadan, ayakkabıları giymeden, o şık paltonu üzerine geçirmeden görüş benimle. Dışarı çıktığın an rol başlıyor. Kendi hikayenin baş rol oyuncusu olarak değil, dümdüz o hikayenin senaristi olarak gel bana.


Ömer Dalman
ARZ

Hüznüm nereden?

Göklerde çiçeklerim
kalabalık curcuna
şaşırdım sevgiden
özledim bilmeden
hüznüm nereden?..

Belki kökenimden
kadim geçmişim
geldiğim yerden
görmeden özleten...

Birleşti geçmişim
geleceğim
masal dinlemeyeceğim
çünkü kendisiyim.
çok özlemişim şimdiden
hüznüm nereden?..

Göklerde çiçeklerim
kokusu yanı başımda
otomatik göz yaşlarım
her şey kendiliğinden
kabul ettim şans benim de
hüznüm nereden?..


Ömer Dalman
ARZ

6 Temmuz 2020 Pazartesi

WC Muhabbetine Hazır olun!!!



Sonunda öze dönüş modunda, eskiden beri 'öz mekanım' dediğim WC-Tuvalet-Banyo konulu kapsamlı sohbetler zincirimin ilk bölümünü yarın yani 07.07.2020'de yayınlayacağım! Haydi kazanız mubarek olsun! :)

Odaklan!

image host

Sabrın Önemi





Neden sabırlı olmalıyız? Bazen beklediğimiz şey hemen olmayınca paniğe kapılmak ve güvende kalma hissimizi yitirmek faydalı mı? Hele bir tartışma sırasında sabrı elden bırakıp, saldırganlaşmak ne derece faydalı?

Arıza Adam doğaçlama konuşmalarında hiç bir kişi veya kurumu lekelemeyi amaçlamaz. Sadece toplumun ve bireyin komik, kalıplaşmış, deforme olmuş yönlerini masaya yatırmayı ve bu yolla bireyi bilinçlendirmeyi ve rahatlatmayı amaçlar.

Uzun soluklu, morallendiren, eğlendiren, düşündüren sohbetlerim için lütfen kanalıma abone olun! www.youtube.com/c/MrArizaAdam - www.instagram.com/arizaadamofficial

Bilinç ve Farkındalığa Çağrı!



Dünya Sistemi hızla değişiyor. Buna bilinç olarak da hazır olmak çok önemli!.. Acil olarak lütfen kendi içinize dönün ve mevcut gücünüzle bütünleşin, onu hayatınıza çağırın.

Uzun soluklu, morallendiren, eğlendiren, düşündüren sohbetlerim için lütfen kanalıma abone olun! www.youtube.com/c/MrArizaAdam - www.instagram.com/arizaadamofficial

Cenneti çağır!

Cenneti çağır!
Duymak istiyor bizzat senden.
Gerçekten istersen mabedin hazır
dert etme
sadece iste gönülden
soyun teninden...

Burada zaten diyorsun ama
bak bir etrafına...
Olmuş mu dersin?..
Neden peki hala
bu ateş, bu vahşet, bu kargaşa?

Ver hakkını doğruya
ver hakkını çocuğa, yaşlıya
bitkiye, hayvana
ve affet kendini herkesi
yazmak okumak kolay
bir kere
bir kere gerçekten teslim ol
Yaratan'a!..

Arın kininden
arın kibrinden
arın celalinden
gönder gözyaşlarını
bir çocuk gibi masumca
Cenneti çağır!

Duymak istiyor bizzat senden...


Ömer Dalman
ARZ

Z Kuşağı gelmiş Hoş gelmiş!

Z Kuşağı gelmiş büyümüş de kapımıza dayanmış! Hatta yanı başımızda bağrımızda taşıyormuşuz onları da pek haberimiz yokmuş! Hay hay! Başım üstüne... Bende s-kıntı yok genç kardeşim. Her türlü uyarım. Neden mi?..

Yahu kardeşim sende Z varsa; bende alfabenin tümü var! A'dan girdik, ıkına sıkıla Z'ye kadar geldik. Biz bu yolculuk boyunca neler çektik sen biliyor musun? Çakan çaktı gitti, veren verdi ayarı gitti. Çalıştık didindik, eğrildik büküldük, baktık olmuyor külliyen salağa yattık filan... En sonunda baktım olmuyor; fosile bağlamış kendi jenerasyonum gibi olmanın çözüm olmadığını gördüm ve harfleri tümden silip, olayı doğrudan Hiçlik'e bağladım. Ooooh miiissss!..

Bak vallahi genç kardeşim; sen de aynen öyle yap. Şimdi sizi Z diye yüceltirler, size bir sürü anlamlar yüklerler, ama puşt dünya burası. Bir bakarsın sonra efendiler sizi de yok saymaya karar verirler ve bu sefer de sizden de üstlerden geldiğini dayatacakları başka bir harfi lanse ederler! E sen böbürlenirsen, kendinle fazla övünürsen ve sana verilene tam gaz uyarsan; emin ol sonunda senin de kullanım süreni bitti ilan ederler! Yeme sakın yeme!

Sen de gel, benim gibi tüm alfabeyi yala yut önce. Sonra da aynen benim gibi olayı Hiçlik'e bağla; sonra sal git gitsin oooooh! Ne zaman var, ne mekan ve her şey bir ilüzyon...


Ömer Dalman
ARZ

5 Temmuz 2020 Pazar

Ben konuşturdum! :)

Hatta sadece ben konuşturmadım; adamı, sandalyeyi, elindeki kahveyi, yerdeki gölgeleri de ben montajladım! :) Ama adamın bu arada epey bir rahatı kaçtı. Halbuki ne de sakin bir ortamdan kesip alıkoymuştum onu!

image host image host

Ben konuşturdum! :)

image host image host image host

Hangi Corona?

Zamlarla, vergilerle yaşamaya zaten on yıllardır alıştık. O konuda sıkıntı yok.

GDO'lu besinleri de mideye gömmeye afiyetle alıştık. E o da tamam; aç kalmaktan iyidir.

İstanbul depremini gördük; şaşkına döndük, panikledik. Sonra ülkenin En Seksi Erkeği seçilmiş olan Deprem Dede Ahmet Işıkara çıktı ortaya. Onun sayesinde depremle de yaşamaya alıştık. Hani alıştık dediysek, şöyle yani: Alınması gereken tedbirler yüzde yüz oranda hayata geçmediğinden; iman gücümüzü motive ettik ve her an binaların başımıza yıkılabileceğini ve o şekilde öleceğimizi doğal kabul eder olduk.

O da tamam...

Şimdi en son Corona çıktı. Bu zamana kadar biz onu sadece 'bira' olarak bilirdik. Bilgi dağarcığımızı genişlettik; ona da şükür dedik.

Ama bu Corona mevzuunda bir noktada çakıldık kaldık!? Kimi uzmanlar onun için global ölçekli büyük bir algı planı ve tamamen yalan diyor, kimi uzmanlarsa günden güne dünyada ve ülkemizde artan vaka ve ölüm sayılarının ciddiyetinden bahsediyor!?

E yeter orada dur artık hocam!.. Biz insancıklar hep bu şaşkoloz halimizle de mi yaşamaya alışmalıyız yani?.. "Nasıl olsa çakma virüsmüş yaaa!" deyip, sokağa don atlet çıkıp, önümüze geleni sevgiden şapur şupur öpücüklere mi boğalım? Yoksa ellerimizde eldivenler, ağzımızda burnumuzda maskeler, makatımızda da pamukla mı dışarı çıkalım?!

Siz şunu söyleyin be kardeşim: Hangi Corona Gerçeğiyle yaşamaya alışalım???


Ömer Dalman
ARZ

Günlük Sohbetler | Sakin Depresif Tınılar



Pazar pazar sizleri hiç bensiz bir pazartesiye geçişe kurban eder miyim? Oturma odamda, kahvem cuaram eşliğinde verdim veriştirdim vallahi. Yer yer sakin, yer yer depresif, ama her an kendim gibi...

Ben konuşturdum! :)

image host image host image host image host image host image host image host image host image host

Köhne Musluk

Musluktan musluğa fark var.
Altın, platin, çelik
belki kararmış demir
antik, süslü, pırlanta vanası...

Evet! Etkiler elbette yapısı
Dünya alemi burası
çakar etkiyi kabullerine
yücelir gözlerinde...

Ne olsa da şekli, maddesi
içinden akan su önemli halbuki.
Nice altınlara, kabartmalara
pırlanta vanalara kanarsın da
içince şaşırırsın
hayranlıkla bakakalırsın
köhne musluktan akan suya...


Ömer Dalman
ARZ

Benim Desenlerim

image host image host

4 Temmuz 2020 Cumartesi

Gizemlerle Evlilik

Gizemlerle iç içe olmak tıpkı gizemli ve çok güzel bir kadınla evli olmak gibidir. Değerini bilmelisin ve şükretmelisin.

Tadını çıkartırsın, bazen çözümsüzlüğe düşersin, sabredersin. Onunla aşkını, sevgini dibine kadar bir tek sen yaşarsın, ancak böyle muhteşem bir kadınla ara sıra da olsa dışarı çıkıp, toplumun arasına karışıp, onu göstermek de istersin. Nasıl bir kadınla birlikte olduğunu göstermek istersin. Çünkü bu seni gururlandırır. Ancak onunla yaşadıklarını tam olarak anlatmazsın. İşin o kısmı tüm zenginliğiyle sende kalır.

Bunu her ne kadar yüksek bir ego ve beğenilme arzusu ile yapmasan da; dünyada yaşayan bir insan olarak, hissettiğin bu mutluluğu bir şekilde ara sıra da olsa onu topluma göstererek yansıtmak istersin. Böylece çevrene de ilham verir onları da düşündürürsün.

Her dakika o muhteşem kadınla toplumun içinde gezinmezsin.

Gizemlerle iç içe olmak böyle bir şeydir.


Ömer Dalman
ARZ

Önemli Uyarı! Kozmik Birleşme yakın



Zaman toplum nüfusunun genel çoğunluğunun haberi olmadığı şekilde çok uç bir sınıra gelmekte... Aydınlanma ve Kişisel Gelişim konularıyla uğraşanların bile çoğu bu durumu göz ardı ederek yaşıyorlar. Ruhani aydınlanmadan asla uzaklaşmamak şarttır! Kozmik Birleşme yakın! Access Bars tekniğini severek kabul ettim. Bdino? Huzurlu bir ruha geçiş yapmak için başka neler mümkün? Arıza Adam doğaçlama konuşmalarında hiç bir kişi veya kurumu lekelemeyi amaçlamaz. Sadece toplumun ve bireyin komik, kalıplaşmış, deforme olmuş yönlerini masaya yatırmayı ve bu yolla bireyi bilinçlendirmeyi ve rahatlatmayı amaçlar.

3 Temmuz 2020 Cuma

Başka çareniz yok

Şimdi iyi dinleyin!

Henüz bir ihtimal zaman hala varken iyi dinleyin, kulaklarınızı, gözlerinizi ve aklınızı açın!

Kürenin düzeni değişmek zorunda. Bunu ruhsal ve fiziksel yapısıyla kendisi istiyor ve buna uyum sağlamak zorundasınız. Aslında cümlelerimi ünlem işaretiyle bitirmeme bile gerek yok, çünkü zaten bu değişim çok normal...

Ticareti ön planda tuttunuz. Az üretip, kalitesiz üretip, fazladan kar yapmayı ön planda tuttunuz...

Binalar, villalar ve lüks yaşam alanları yaparak, görünenle ve sadece maddeyle keyif bulmaya çalıştınız, ama bulamadınız.  Keyfi huzuru eksik yorumladığınız için manevi olarak bir türlü o sonsuz huzurlu nötr noktaya gelemediniz ve buna ulaşanları da dinlemediniz. Kitaplarla iletilenleri düzmece saydınız. Sürekli kendi sonsuzluğunuzu yalanladınız.

İsteseniz de, istemeseniz de, içine dahil olsanız da, olmasanız da bu küre değişiyor. Seçim sizin...

Yaşamak veya ölüm dediğiniz o pek korkulu şeyle karşılaşmak hiç önemli değil. Çünkü ölüm yok; sonsuz varoluş var. İlüzyonu gerçek kabul ettiniz.

Artık eski usul yaşam ve amaçlarınızla devam edemeyeceksiniz. Sürekli geri planda tuttuğunuz gerçek huzurlu derin titreşimler veren insanlar, ruha inen düşünce temsilcileri, gerçek mutluluğu inşa etmeye çalışan Üstatlar, güzel insanlar, aydınlık ruhlar kuracak yeni yaşamı. Yeterince geride durdular. Şimdi sahne onların.

Onlarda sert maddi amaçlar ve değersiz ego yok... Hayatın sonsuzluğuna dünya dili ile katkıda bulunma güdüsü var.

Küre artık sizi istemiyor. Bunu sert bir söz veya bir gözdağı olarak algılamayın. En normal olan ve olacak olan şey olarak algılayın. Bir an önce geçmişinizi silin, bağlandığınız eski usul hedefleri bilinçaltınızda bırakın ve teslim olun.

Başka çareniz yok...


Ömer Dalman
ARZ

Ayrıcalık ve Nitelik

Ayrıcalığın, ya da başka bir deyişle 'faydalı egon'; kişilik özelliklerinden, ortaya koyduğun ürün ve yaratımlardan ve etrafına verdiğin etkilerden kaynaklanmalı. Peşinde koştuğun ideal insan veya olaylarla ilgili sana ait olmayan şeyleri paylaşıp, duyurmandan kaynaklanmamalı. İçinde senden bir şeyler olmalı. Ortaya koyduğun şeylerin altında küçük de olsa bir imzan olmalı. Yoksa sadece başkalarının habercisi, haber muhabiri olmaktan öteye geçemezsin. Evet dikkatleri çekersin, ama kendine bir şey eklememiş olursun. Sadece iyi bir iletici, iyi bir haber muhabiri gibi yaşarsın.

Ayrıcalığın; dışarıdan kaynak almamalı. Senin içinden çıkmalı, dışa yansımalı...

İstediğiniz kadar haberleri, ünlü düşünürlerin sözlerini, takip ettiğiniz düşünce stilinin cümlelerini, hayranı olduğunuz starların videolarını veya dünyayı sık ziyaret eden dünyadışı dostlarımızın uzay araç video ve haberlerini paylaşın; bunlar sizi dünyada nitelikli kılmaz. Sadece iletici olursunuz. Kozmos sizin neyi ilettiğinize değil; ne ve nasıl olduğunuza bakar.

İnsanlara faydalı olmak, onların dertlerini çözmek, ortaya güzel düşünce ve duygular uyandıran eserler koymak, yazı, şiir, roman, öykü yazmak, orijinal resimler yapmak, evsizlere, muhtaçlara yardım organizasyonları yapmak, kısacası ortaya bir şeyler koymak sizi nitelikli kılar.


Ömer Dalman
ARZ

Yüskek Biliç

- Baba...

- Efendim kızım?

- Sen sürekli 'Yüskek Biliç, Yüskek Biliç' diyip duruyosun.

- Eee? Ne olmuş ki?

- Baba...

- Efendim kızım?

- Ama ben korkuyoooom. Aşağı düşmez misiiiiiin?

- Uuuu! Hiç bi şi olmaz kızıııım. Onu aşağıdakilar düşünsün! ahahah

- Karnın acıktı mı kızım?

- Efet...

- Tamam gel sana piliç alalım.


Ömer Dalman
ARZ

Dünya önemli

Merhametin sonsuz
planın bilinmez
görülmez
yaşanır mecburen.

Hakimsin
Velisin
Azizsin
Affedensin.

Var mı hala bir şansa gerek?
Duymadı hepsi
sordun hepimize
sordun bana
YOK dedim
fayda etmez
hem ne ki ölüm?
Dünya önemli...

Değmez nesillere
gerekirse gitsinler
ölüm dediğin nedir ki?

Dünya önemli...


Ömer Dalman
ARZ

Feci şekilde 'taburcu' edildi Tabut

"Taburcu edildi." deyince aklıma tabut geliyor. Hatta pek sık olmasa da barbut da geliyor. İkisini de sevmem... Biri gerçek doğuşu bize 'ölümmüş gibi gösteren' hüzün veren ahşap kap, diğeri eskiden beri hiç oynamadığım bir kumar oyunu... (Bu arada Taburcu Olma tabiriyle olayın tarihçesini bilmeden dalga geçmiştim. Öğrendim ki; askeriyeden yani kendi tarihimizden dolayı dilimize yerleşmiş, çok anlamı olan kutsal bir tabirmiş. Ancak yazımın ilk kıvılcımı bu tabir üzerinden geldiğinden, yazımın ilk paragrafını değiştirmedim.)

Hep aklıma gelir; "şu 'taburcu edildi' yerine, 'tedavisi yapılarak hastaneden gönderildi' desek daha modern durmaz mı?" diye.

Sadece bu da değil; aklıma daha neler neler geliyor da elimden bir şey gelmiyor. Kendi kendime konuşuyorum veya youtube kanalımdaki sohbetlerde konu ediyorum. Örneğin mevkili biri hava alanına nedense hep 'giriş yapar'. Ama sade bir vatandaş hava alanına basit bir şekilde 'gider'... Varoşlarda da biri diğerine yan bakarsa, diğeri ona 'gider' yapar.

Yine aynen; mevkili birinin sekreterini biri telefonla arayınca, makam sahibi kişi hakkında 'henüz kendileri ofise gelmediler' şeklinde bilgi verilir. Yani öyle yüce ve kapsamlıdır ki; tek bir benlik olarak değil, en az üç, hatta dört 'birleşik varlık' olarak ofise gider! Ama, sade bir çalışan nedense iş yerine hep tek kişi olarak gider.

Bitmedi! Az daha bekleyin, sizi sonra göndereceğim.

Soygun yapan bir hırsız yakalandığında, 'tutuklanarak cezaevine konur'! Yani ensesinden yavru kedi gibi tutularak, zorla cezaevine gönderilmek oluyor tam Türkçe meali...

Bir trafik kazasında hayatını kaybeden insan orada öldüyse; 'feci şekilde can verir'!..  Yahu bir kere de trafik kazasında ölen bir insan da 'feci şekilde' değil de, normal şekilde ezilerek can veremez mi?!

Ben zaten takık bir adamım ve detaycıyım. Dil konusunda da yaratıcı olmaya çalışan bir insanım. Basın ve yayında bu tür ve başka bazı benzer tanımlamaların hep bu kabul görmüş klişeler üzerinden yapılmasını hiç estetik bulmuyorum. Bir de üstelik daha dil aşamasında, kelime kelime, cümle cümle toplum bireylerinin bilinçaltlarına tekdüzelik tohumları ekilmiş oluyor. Yine çirkin, yine sıradan ve alışılmış kelimeler ve aynen onlar gibi alışılmış, çirkin etkiler... Genel aura desen kahverengi zaten!..

Neredeyse tüm patentlerini alarak, kendime özel yeni ve modern bir yazım dili yaratacağım; ama ona da param yetmez! Sanırım bir süre daha bu çirkin cümle kalıpları yüzünden 'feci şekilde can vererek' yaşamaya devam edeğim.


Ömer Dalman
ARZ

2 Temmuz 2020 Perşembe

Köyden gitmeli

İnsan insan sevmeli
Nefret köyden gitmeli
şaştın mı haline şimdi
geldi çattı midene!

Olmaz böyle bereket
zengin sofrasında sebze-et
şaştın mı haline şimdi?
bildiğin yolda devam et!

İnsan insan sevmeli
adam olanı bilmeli
Nefret köyden gitmeli
kurtul ya da devam et!..

Gerçek bacayı sardı
başla ayak karıştı
şeytan fena kaşındı
Nefret köyden gitmeli.


Ömer Dalman
ARZ

Sorulacak Neslinden

Neden ayıp 'bok' demek
ulu orta bok yenirken?
gerçekler düzenli saklanıp
yalanlar taçlanırken?

Neden biplenir hep 'Lan!'
edepsiz, kültürsüz barizken?
doğrunun altı kazılıp
ayılar böğürüp, anırırken?

Kaçtık hayatın kendisinden
argonun güzelinden
yalan gülücüklere kandık
dürüstlük Rabbin nefesinden...

Gördün mü kaldık yaya şimdi?
İndi yelkenlerin değil mi?
dünyayı kolay mı sandın?
bok deme dedin, bok yedin
Sorulacak hepsi neslinden.


Ömer Dalman
ARZ

Haberin yok!

Saçları beyazlatmışsın
duruşunu bükmüşsün
gözlükleri takmışsın
kendini bilge sanarsın
Alemlerden haberin yok.

Seksene dayanmışsın
gençlerden kopmuşsun
öğütlerle aldanmışsın
hayat kitabını kapatmışsın
Alemlerden haberin yok.

Hayat bu kadar basit mi?
yedin içtin bitti mi?
gördüğün saygı yetti mi?
şimdi fosile bağlamışsın
Alemlerden haberin yok.

Akıl verip kalmışsın
kapış benimle; var mısın?!
artık rafa kalkmışsın
Alemlerden haberin yok.


Ömer Dalman
ARZ

MOD Muşmula

MOD Muşmula aşıldı
yeniden yapılanma tamamlandı.
Ufak bazı pürüzler kaldı.
Evet... Bir gün zaman aldı
ama başarıldı
beden tekrar ışıklandı
hafif bir sıcaklık kaldı
Evet... Ona da ihtiyaç var.

Üzüntü, hiddet, şiddeti alma fazla
pırlantaysan bunu yapma
kendini, gününü karartma
geçici de olsa
yapma...

Değilsin onlardan
değmez karanlıkla boğuşman
kesme ışığını
üzülmesin Yaratan.

MOD Muşmula aşıldı
yeniden yapılanma tamamlandı
yine sıyrıldın ucundan
parıltı geri kazanıldı
el yukarı kalktı
gökyüzü selamlandı
üzüntü, şiddet dünde kaldı

merhaba yeni güne!


Ömer Dalman
ARZ

Günlük Sohbetler | Dostluk hakkında



Tam efkarlı bir gece ve onu takip eden günün izinde, herkes için hassas olan bu konuyu ele aldım canlar. Her yaştan kankisi olan bir insan olarak, benim gibi birinin bu konuyu ele alınca, ortaya güzel tespitler çıkacağını düşündüm.

Kendi leşine

Kendi işine bak sen
bakma fazla Şeytan'a
karışma
bırak baksın kendi işine
kendi leşine...

Arkasında sandıkları da şeytan
takıldığında ayağı yerdeki dala
düşecek boylu boyunca
bataklığa

ve o zaman
hiç biri elinden tutmayacak
bakarlar kendi ateşlerine
arkasında sandıkları da şeytan

bakma fazla Şeytan'a
karışma
bırak baksın kendi işine
kendi leşine...


Ömer Dalman
ARZ

Yok

Yok ki bir anlamı sayfalarca anlatmaya çalışmanın.

Yok ki anlamı bas bas bağırıp, sağır kulaklara doğruyu üflemenin.

Yok ki anlamı körleşmiş gözlere inatla parmak sokmanın.

Doğrular yalanla sıvanmış

doğru görünsün diye yalanlar planlanmış ve buna hepsi kapılmış...

Yok ki anlamı artık kendini harap etmenin.

Kimin için, ne için?..

Dokuz Köyden doğrunun tamamı kovulmuşsa

Zengin haklı, fakir haksızsa

gençlik umut kararttıysa

yok ki anlamı...

yok...

1 Temmuz 2020 Çarşamba

Üzülür diye prenses.

Daha karaydı gözüm eskiden
karı kız demem
çekerim ipimi giderim
umrumda olmaz derdim.

Büyüdü şimdi kız
değişti kararlar, dengeler
alayı gelse tanımam
eskiden olsa tek kurşunla
tek kurşunla ipimi çekerdim.

Değişti şimdi
perçinlendi bağım
alayı gelse fark etmez
yakmam kendimi
üzmem prensesi
dürerim defterini dünyanın
dokunmam tek bir kılıma
üzülür diye prenses.

Daha karaydı gözüm eskiden
şimdi...
değişti kararlar, dengeler
üzeceksem onu bir dakika
satarım alayını
yakarım dünyayı!
üzülür diye prenses.


Ömer Dalman
ARZ

İnternet kötü mü? Nasıl yani?!

İnternet, sosyal medya insanları birbirinden kopartıyormuş, onları kopuk akıllar, umarsız gönüller yapıyormuş. Gerçek buluşmalardan, gerçek aşktan sevgiden, dokunmaktan, ayaklarını toprağa değdirmekten uzaklaştırıyormuş. Sen bunu dedeme anlat; belki o inanır!..

İnternet Nimeti insanlığa verildi diye, dualarımda ve iç sesimde ne kadar çok Allah'a şükür ve teşekkür ettiğimi biliyor musun?..

Bulunduğun ortamı ve imkanları adam gibi, kapsamlıca ve bilinçli şekilde kullanmazsan; tabii öyle dersin! Ne kadar derin düşünceli ve irdeleyicisin ki; internet gibi büyük bir nimeti de, etrafındaki her şeye kötü tarafından baktığın gibi lekeliyorsun?.. İşine gelmedi mi; her şey hemen kötü olabiliyor değil mi senin için?..

Bir kadınla evlisin. Kadın hem çok güzel, hem derin düşünce sahibi, hem de evine yüklü miktarda kendi de para getiriyor örneğin. Senin de genelde keyfin tıkırında tabii. Kadın da bir insan sonuçta ve ara sıra vırvır, bazen dırdır, yani arıza yapıyor. Akşamları hep romantik film izlemek istiyor; sense daha sık gerilim izlemek istiyorsun. Kadın kötü araba kullanıyor ve sık olmasa da yılda iki kere arabayı duran arabalara vuruyor. Ama çok ufak, ucuz hasarlar...

Şimdi bu kadın da sana göre 'kötü' mü olacak o zaman? O zaman diyaloğa girerek, nazikçe olmasını istediğin yönde onu değiştirmeye çalışsaydın?.. Ya da bir orta yol yaratsaydın?..

Bugün internet olmasaydı; ilkokul arkadaşlarınla böyle sık haberleşip, sosyal medya grupları aracılığıyla her gün "günaydın" yazacak kaç arkadaşınla hala bağlantın olabilirdi?..

Hayat görüşüne uyan kaç başka insana ulaşabilir ve onlarla fikir muhabbetleri yapabilirdin?.. Oltayı eline alıp, bara, kafeye, çay evlerine fikirdaş avına mı çıkacaktın?!.. Onlarla internet üzerinden anlaşıp, buluştuğun gibi; internetsiz olsaydın, kaç kişiyle dışarıda ne kadar sıklıkla buluşabilecektin?..

İhtiyacın olan arabayı, televizyonu, besin ürünlerini en uygun fiyatlara evine kadar getirtebilecek miydin?.. İşlerini, projelerini, alımını-satımını bu kadar hızlıca hayata geçirebilecek miydin?..

Allah insana sonsuz imkanlar vermiş, ama yanında da akıl denen şeyi onun beyninin içine bahşetmiş. "İnternet şöyle tehlikeli, şöyle asosyalleştirici." deyip, laga luga yapmayı bırak da; akıllı ol!.. Adam ol, insan ol!.. İnterneti sadece geyik ve zararlı neşriyattan ibaret görürsen; bu senin gocunmandandır. Ne o? Yoksa bütün gün şiddet videoları ve porno mu izliyorsun?!..

Bardakta boşluk çoksa; o senin yüzündendir. Bardağa hele bir dolu tarafından bakmayı öğren, sonra kalan kısmını da zaten doldurursun. Çocuksan; elindeki oyuncağı iyi değerlendir. Moruksan; şansına küs ve anlamsız ölümünü bekle.

İnternet olmasaydı; şimdi size bu satırlarımı okutabilir miydim?..

Şükretmeyi öğren biraz.


Ömer Dalman
ARZ