23 Temmuz 2020 Perşembe

Sahne Oyun Tiyatro Poz

Gülerken yeni bir poz...

Ağlarken yeni bir poz...

İfadesizken yeni bir poz...

Ona buna garip imalarda bulunan, bir şeyler anlatmaya çalışan özel ayarlanmış yüz pozlarını paylaşıp durma. Sürekli 'sözde sahneden' izleyenlere 'sadece kendini' anlatma derdin de neden? Ne zorun var ki bu hayat sahnesiyle, toplumla? Ya da alıp veremediğin, gocunduğun şey ne? Toplumdan kendi küçük oyununa alkış alacaksın da; yükselecek misin? Kim koydu ki varoluşun değer ve derecelerini?

Kendini ifade yoksunluğunu mu gidermeye çalışıyorsun, yoksa önemsenme mi?.. O zaman resminin altını doldur ki; duruşun dik ve derin olsun. Bir yüz fotoğrafı ile ne kadar derinden etkileyebilirsin ki?.. Çok mu ilginç bulunmak, merak edilmek ve onların zihinlerinde yer edinmek istiyorsun? Bu yaptığın şey ona yetmez ki? Hem çevreni hayat sahnesi ve kendini de sahnedeki oyuncu olarak gördükçe bu seni ruhen bütünlemeyecek ki?.. Bunların ikisinin de birleştiği yerdeki en yüksek samimiyetin birliğinde olmalısın.

Dünya zaten en yüksek mana'nın, bir hayalin en kaba vücut bulmuş hali, yani sahnesiyken; kendi yarattığın ufacık bir sahneden onları ne kadar etkileyebilirsin ki?.. Etkiyi doğrudan derin şekilde kendinden ver, diğer türlü çocukça duruyor. Altını doldur.

Sahneden inip, izleyenlerle oyuncunun buluştuğu ortak ve tek samimiyet noktasına geldiğinde, oyunların ne kadar komik olduğunu da anlayacaksın.


Ömer Dalman
ARZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder