18 Temmuz 2015 Cumartesi

Tatilci

Sanki insanların denize, güneşe hıncı var gibi... 'Parasını verdik! Plajdaki kumların her bir tanesine çatır çatır basmam lazım! Verilen içkilerin ve yiyeceklerin hepsini sonuna kadar tüketmem lazım!' edasıyla tatile adeta ölesiye saldırıyorlar. Bunu hep yapıyoruz hepimiz...

Ben bu yüzden; en havalı tatil köyünde de olsam, tatillerin gündüzlerini bir miktar odaya kaçarak geçiriyorum. O otomatik 'önüne ne gelirse ye, bitir, tüket' güdüsü bana biraz suni geliyor. Zaten saatlerce havuzun kenarında veya plajda, güneş altında yatarak, cozurdamaktan oldum olası hiç hoşlanmam ve büyük baskı altında hissederim kendimi. Yoğun aktivitenin, eğlencenin, su içindeki rahatlamaların kesintisiz devam ettiği bu ortamlarda benim ruhum acı çekerek yorulur. Çünkü ben, nerede olursam olayım; belli bir oranda kendimi de dinleyerek, sükunet içinde olunca kendimi iyi hissediyorum. En kalabalık aktivite ortamlarında bile zamanın bir bölümü bizzat bana ait olmalı.

Ben bunları düşünürken; kafamın içindeki başka bir yerden bir ses geldi kulağıma:

Tatilci:

- Param var kendime göre... Bazı zenginler gibi bir adam yok, 4 tane villam yok, arazim yok, ama ben de kendi param kadar doğayı, güneşi satın alırım! Hiç olmazsa 4-5 gün parasını öder; dibine kadar o şeyleri ben de tüketirim!


ARIZA ADAM
Ömer Dalman
18.07.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder