30 Ekim 2010 Cumartesi

Çayım, purom, internetim

Param az olabilir. Hatta zaman zaman hiç de olmayabilir.

Malım, mülküm, dikili bir ağacım olmayabilir.

Üzeri türlü naylon laflarla bezenmiş, eli kalem tutmayan, ruhunda yeteneği olmayan dalkavukluğum ve ticaretim olmayabilir.

Bütün yakınlarımın yedikleri önlerinde, yemedikleri arkasında olabilir. Onlar jiplerinde, arabalarında, keyiflerinde, tatlarında olabilir. Bundan bana yansıyansa sadece boş bir avunma ve hayalperest bir güvence de olabilir.

Bu yakınlar ki; en zor ve çıkmazda olduğum karanlık anlarımda bir anda sıvışıp, sessizleşmiş olabilirler. Ben bazı durumlardan dolayı tehditler altında ezilip-büzülürken, kendi kıçlarına zarar gelmesin diye bana kulaklarını tıkamış olabilirler.

Balta girmemiş ormanlar haline gelmiş ülkemin, çamurlu-balçıklı iş dünyasında, kendini adam ve hatta 'dayı' zanneden, iki kuruşluk üçkağıtçılardan zaman zaman kazık yiyor da olabilirim.

Hiç farketmez! Umrumda bile değil!

Önümde monitörüm, ağımda dünya, arkadaşlarım, yanımda çayım veya içkim, tablamda da purom var ya; koy gö..üne gitsin hepsinin! Gittiği yere kadar giderler, belalarını bulurlar. Burada en zengin onlar olmuşlar, mal üstüne mal koymuşlar, herkese üstten bakmışlar. Umrumda bile değil.

İster sonları daha büyük zenginlik, ister cehennemdeki altın tabut veya ipek kefen olsun; umrumda bile değil. Benim keyfim bana ait ya; koymuşum topunun a..ına...


ARIZA ADAM
Ömer



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder