1 Ağustos 2010 Pazar

Çaresiz Gafiller

Ben; oldum olası rutine göre yaşayanlara, düşüncelerini, inançlarını, eğitimlerini, eğlencelerini, ilişkilerini, aşklarını, dostluklarını 'kendilerine söylenilene göre' oluşturanlara gıcık oldum, gıcık olurum ve hep de gıcık olacağım. Zaten; bir bakıma da bu yüzdendir yıllanmış yalnızlığım. Çünkü hemen hemen hepsi rutine bağlamış, çaresiz gafillerdir.

17'li yaşlara kadarki rotasız yalnızlığımı, 18'imden sonraki meditasyonlu günlerime bağlayana kadar; nedenini bilmediğim bir isyan beynimi ve ruhumu kasıp kavurmuştu. Meditasyon; ister istemez insanı kendisi ile çok yoğun hesaplaşmalara iter. Bana hazır lop verilmiş rutinlerimi ilk kırma uygulamalarım da meditasyonlu geçen o yaz aylarında kendini göstermişti. Hatta, mimarlık fakültesindeki derslerimin bitiminde eve döndüğümde doğrudan kendimi odama kitlerdim ve tam iki saat yatar pozisyonda meditasyon yapardım. İşte; rutinlerimi böylesine radikal bir şekilde kırmış olmam, ilk etkilerini de ailemde göstermişti ve beni kendi rızamla Ege Üniversitesi Psikiyatristlerinden bir gruba görüşmeye bile göndermişlerdi!

Hiç itiraz etmemiştim ve o görüşmeye gitmiştim. Etrafımda 8 adet eğitim görevlisi psikiyatristin, ağzımdan çıkan her kelimeyi kayda alan meraklı bakışlarını hala hatırlar, hatırlar gülerim! Sonuçta bir şey de çıkmamıştı. Ben yine, alabildiğine hızlı, kendi hayat seyahatime, notlarımı ala ala devam etmekteydim.

Bugün; kendini akıllı ve hayatı çözümlemiş sanan bir ton çaresiz gafille iç içe yaşıyoruz. Bu büyük kitle zaten şu an dünyanın da dengesini bozmuş olan mikrop sürüsüdür. Dünyayı toptan kansere sürüklemiş olan bu kitlenin dışında ise çok az miktarda sağlık gösteren hücre kalmıştır. Bu sağlıklı hücrelerse tahmin edildiği üzere sayılıdır ve kanserli kitle tarafından her zaman hor görülerek, ezilerek, nesli tükenmeye zorlanarak saf dışı bırakılmaya çalışılmaktadır. Çünkü çoğunluk olarak insanoğlunun içine şeytan kaçmıştır ve ne geyirerek, ne osurarak, ne de ameliyat edilerek, artık bu şeytanın çıkarılması mümkün değildir!

İşte; kendini bilen ve içindeki o hatasız ışığı keşfetme yoluyla, bütünün ruhuna söyleneni duyabilen herkes, kesinlikle o kanserli kitle olan çoğunluğa gıcıktır ve de bu gıcıklık zaman geçtikçe gargara ile bile yokedilemez hale gelmektedir! Bademciklerse zaten çoktan alınmıştır ve artık mikrop tutucular da kalmamıştır!

Yakınımda, uzağımda, ailemde, sülalemde, dibimde, midemdeki gazda veya beynimde, rotası aydınlık olan ruhuma etki etmeye çalışan bütün bu rutinci, çaresiz gafillere uyuzluğum yüzünden, onlara kendileri gibi uyuz bir tiplemeyle videolarımdan seslenmeyi seçtim.

İşimin, yani bireysel video misyonumun, kara mizah üzerinden, -aslında gerçeklerle- daha doğrusu kokuşmuş kanserli kitleye, yani o çaresiz gafillere yönelik olduğunu anlayan sağlıklı ruhlar, kara mizah skeçlerimle insanlara neyi anlatmak istediğimi zaten anlamaktadırlar.

Beni özde anlayan herkes; dünyanın sağlıklı kalmış o küçücük kitlesinin benim gibi bir parçasıdır ve kardeşimdir. Esas kardeşlikse ruh renginden doğan kardeşliktir. Diğer kardeşliklerin hepsi rutine, ezbere, hazır sunulmuş olana ve fiziğe dayanır.

O halde;
BÜTÜN KARDEŞLERİME SELAM OLSUN!


ARIZA ADAM
Ömer Dalman


3 yorum:

  1. hiç okumadım videolarını izlemek daha kolay.. .xd

    YanıtlaSil
  2. vayy blog işinede başlamışın helal abi :D

    YanıtlaSil
  3. Yav ben aslında ilk yazı ve şiirlere başlamıştım, ama malum, popüler anlamda dikkat çekmeden bizim ülkede bir baltaya sap olmak mümkün değildir. :) Ben de zaten sap oldum mal gibi :))))

    YanıtlaSil