11 Eylül 2010 Cumartesi

Referandumdan bir gece önce

Bu akşam kendime, ne birada, ne çayda, ne kahvede, ne de puroda sınır koymadım! Deli gibi, manyaklar gibi, sapıklar gibi, alabildiğine içeceğim ve alabildiğine dumanaltı yapacağım kendi kendime!

Evdeki iki kadın nesli de yattı yataklarına zaten; kaldım bir başıma... Ha bir de Micho Amigo Dalman ismindeki kedim var; o da yaymış kıçını sabahtan beri uyukluyor. Yani ondan da hayır yok bana.

Zaten referanduma doğru iki gün öncesinden almışım teskim edicileri, uyku ilaçlarımı; bugün gün içinde bile üç saat uyudum fazladan. Şakülüm, kıblem şaştı. Akşam oldu, saat onikiye dayandı, daha yeni patladı afyonum. Bir de yarın da sandık başına gideceğiz oy vermek için ya; uykum artık hiç gelmez herhalde. Beynim titreşiyor, ruhum alevleniyor, sinirlerim deli gibi atık!.. Avrad ve küçük kız yanıma bile yaklaşamadılar sabahtan beri, 'paylarım' diye. Gerçi paylarını da aldılar bir ara sinir sistemimden yana, ama neyse!..

"Arıza Adam'a yakışır ara sıra hadise çıkarmak." derim, ama ne yazık ki bu hadiselere en çok da yakınımda olan sevdiklerim kurban gider ve bugün de bir miktar öyle oldu zaten! "Allah affetsin beni" diyorum. Başka diyebileceğim, sığınabileceğim bir koruma kalkanı da yok.

Sonuçta şu an geceyarısı ve ben ne tütünde, ne birada, ne de kahvede sınır tanımıyorum. Ne zaman uyurum bilinmez. Sinirim, derdim, hayat mücadelem, ülkemin risk altındaki geleceği ve doğrucuların başına gelecekler, yarınki referandumun sonucuna bağlanmış durumda. Ya boku tümden yiyeceğiz, ya da yırtacağız ve en Cumhuriyetçi şekilde, en Atatürk'çü şekilde medeniyete doğru hepbirlikte kanat açacağız.

Yarın, sonuçlarda çoğunluk "evet" çıksın veya "hayır" çıksın; dünyanın önünde ya hepbirlikte dansöz olacağız, ya da arslanlar gibi dik duran, ona-buna yaltaklanmayan karakterli bir ulus olacağız. TÜRK MİLLETİ olacağız!

Ya gündemlerimizdeki şu ana kadarki komedi devam edecek, ya da stratejisini çizmiş, Atatürk zamanındaki gibi ülkesi için ölebilen bir duruşumuz olacak dünya karşısında.

Ya yine diğer milletlerden gelecek şantajlara, direktiflere göre şu koskoca milletin hayat şartlarını ayar edeceğiz üç kuruş lokma için, ya da "Biz Türküz!" diyecek kadar sesimizi gür kılıp, kendi üretkenliğimizi ön plana çıkarıp, dünya milletlerinin dayatmalarına el açmayacağız. Ne olduğumuzu bileceğiz.

Dünya milletleri, artık atmosferde görünen UFO'lar üzerine bile araştırmalar yapmaya başlamış ve "bir felaket olursa bu dünyada nasıl sağ kalırız" sorusuna cevaplar aramaya başlamışken; biz, ya hala peçeyle, baş örtüsüyle, korsan Kuran Kurslarıyla cebelleşmeye devam edeceğiz, ya da adam gibi "insan" olup, gerçekten Allah yolunda temiz bir toplum olarak dünya insanı olacağız!

Ben yine yarın koşumu yaşarım, dalgamı alabildiğine geçerim, Allah nasip ettiği kadar işimi yapar, aşımı sağlarım, ama bu kutsal topraklar eğer sapkın hedeflere kurban edilirse; gün geldiğinde Atatürk'ün karşısında nasıl dik dururuz ve Allah'a ne hesap veririz, onu da ben bilmem!

Yarın referandum için sandığa gidiyoruz ve geceyarısı bu saatte, benim için tütünde, birada, kahvede, puroda sınır yok.


ARIZA ADAM
Ömer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder