18 Ağustos 2018 Cumartesi

Tatil Kafası, İş Kafası ve CV



Bayramın geldik dibine yaklaştık.

Elinde değil; tatil hissi en ciddi, en çalışma tutkunu insanı bile gevşetiyor. Hayatta çalışmak ve kazanmak dışında başka keyifler ve keşifler de olduğunu hatırlıyor insan uzun tatillerde.

Çok hastasıysan; ara sıra tatil ortamından kopup, bir kaç saat iş yapmana yine de hiç bir engel yok! Bunu bilmek; çalışma tutkunlarının ek bir moral kaynağıdır tatil süresince. Yooo! Sakın benim bir çalışma tutkunu olduğumu ima ettiğimi çalıştığımı sanmayın! "İşe gitmek mecburen... Eve dönmek mecburen." demişti MFÖ o muhteşem şarkısında!.. Aileden zengin olsaydım siz zannediyor musunuz ki; ben kıçımdan terler damlaya damlaya ha bire tasarım yapayım?.. Yok öyle bir dünya bende... Ben eşşekler gibi çalışmış bir insan olarak bile asla Ziya Paşa'nın 'ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz' beytinde ifade ettiği gibi düşünmedim. Bu da benim seçimim kardeşim! Ben biraz serseri, biraz aşık, sevgi düşkünü, bazen patavatsız, saldırgan, çok çalışkan bir gönül adamıyım. Arıza Adam'ı da; hayatı çileleriyle, güzellikleriyle, ama en samimi şekilde yaşayarak hayata geçirdim.

Samimi olduğum insanlarla yolumu oluştururken asla onun ayinesine (!), yani işine pek de bakmam. Aksine laflarına çok önem veririm. Yani ben lafa bakarım kardeşim!.. Laf ve kelimelerine samimiyetle gönlünü yükleyen insan, isterse sokak serserisi veya kağıt toplayıcı, hatta bir evsiz olsun benim için bir çoğundan daha önemlidir. Hayat kadınlarının da, katillerin de, ayyaşların da aralarında mutlaka usta filozoflar olduğunu gördüm. Ha! "Onların ayineleri de kendi olayları..." dedim, yürüdüm.

Ben dostluk ateşimi karşıma yeni gelmiş bir insana açarken, tabii ki oturup kalkmayı bilmesine de dikkat ederim, ama asla dost adayımın karşıma CV'si ile gelmesini bekleyenlerden değilim. O zaman nerede kaldı on yıldır sergilediğim Arıza Adam konuşmalarımdaki samimiyetin, inancın, delikanlılığın önemli?.. Nerede kaldı yıllardır yazmakta olduğum makale ve şiirlerimdeki o ahengin inandırıcılığı demezler mi? Daha önemlisi; ben demez miyim bunu kendime?!

Yine geldik yeni bir uzun Kurban Bayramı'nın dibine ve bekliyoruz start tabancasının patlamasını... Her şeyin iş-güç olmadığının, dostluk, sevgi, eğlence, aşk, hatta eksik kalmış es geçilmiş arayışlar  gibi insanın öz kavramlarının katıksız yaşanabileceği bir kaç günün hala mümkün olduğunu hatırlıyoruz tekrar! Ne kadar güzel!..

Koydum şimdi yeni bir fincan nescafe. Yanında adıyamanlı sigaram ve fonda çalan Gipsy Kings şarkıları... Şerefinize kaldırıyorum fincanımı!

Herkese iyi bayramlar!


Ömer Dalman
ARZ
18.08.2018


1 yorum: